İnsanlara sunduğu imkânların yanında yapay zekâ, her geçen gün mahremiyet, gözetim, veri gizliliği, güvenlik gibi konularda endişeleri artırmaktadır. Bunların yanı sıra özellikle chatbotları (sohbet robotları) aşırı kullanan insanların zamanla bazı bilişsel yetilerinin zayıflama ihtimali söz konusudur. Bilhassa bu tür teknolojilerin içine doğan ve henüz bilişsel özerkliğini kazanmamış yeni nesiller, bu tür teknolojileri kullandıklarında ne tür olumsuz sonuçlarla karşılaşmaktadırlar? sorusu öne çıkmaktadır. Bu bağlamda bu çalışmanın literatür taramasında yer verilen araştırmalarda, öğrencilerin hafıza sorunları, yapay zekaya bağımlılık, eleştirel düşünme ve bağımsız öğrenme yetilerinde azalma vb. olumsuz bilişsel ve akademik sonuçlara ulaşılmıştır. Bu durum, yapay zekanın kimler tarafından, ne için, nasıl ve ne oranda kullanıldığına bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Literatür taramasında ortaya çıkan olumsuz sonuçlar değerlendirildiğinde teknoloji şirketlerinin, insan yaşamını derinden etkileyecek nitelikte olan bu tür teknolojileri (akıllı telefon, yapay zekâ Chatbotları vb.) halka nasıl sundukları sorusu önem arz etmektedir. Bu soru, çalışmanın yöntem kısmında OpenAI-LoveFrom iş birliği duyuru metni üzerinden Fairclough'un Eleştirel Söylem Analizi (ESA) çerçevesinde ele alınarak şöyle cevaplanmıştır: Toplumun yaşamını olumlu olduğu gibi olumsuz olarak da derinden etkileyebilecek teknolojilerin kamuoyuna sunumu, nesnel bir biçimde gerçekleştirilmemekte, dilsel yapılar aracılığıyla rızaya dayalı hegemonik söylemler inşa edilerek herhangi bir eleştirel karşı duruşa alan bırakılmamaktadır. Teknoloji şirketlerinin ticari kaygıları, ürettikleri teknolojilerin zararlı kısımlarını görmezden gelmelerine sebep olmaktadır. Dolayısıyla toplumsal yaşamı dönüştürecek güçte teknolojik yeniliklerlin piyasaya sürülmeden önce devletler bazında veri gizliliği, güvenlik, gözetim, bilişsel yeti kaybı, bağımlılık vb. olumsuz etkilerini en aza indirebilmek için önlemler alınmalı, bilimsel araştırmalar yapılmalı, gerekliyse eğitim öğretim stratejileri güncellenmeli, etik ve hukuki düzenlemeler yapılmalıdır.
In addition to the opportunities it offers, artificial intelligence increasingly raises concerns about privacy, surveillance, data security, and safety. Furthermore, individuals who excessively use chatbots are at risk of experiencing a decline in certain cognitive abilities over time. A particularly pressing question arises concerning the younger generations born into such technologies who have not yet achieved cognitive autonomy: What kind of adverse outcomes may result from their use of such tools? In this context, the literature reviewed in this study reveals several negative cognitive and academic consequences, such as memory problems, AI dependency, and a decline in critical thinking and autonomous learning skills, especially among students. However, these effects vary depending on who uses the technology, for what purpose, how, and to what extent. Given these concerning findings, another important question emerges: How do technology companies present such influential technologies (e.g., smartphones, AI-powered chatbots) to the public? This question is explored in the methodology section of the study through Fairclough’s Critical Discourse Analysis (CDA) framework, applied to the OpenAI-LoveFrom partnership announcement text. The analysis shows that the introduction of technologies with the potential to profoundly affect social life—both positively and negatively—is rarely conducted in an objective manner. Instead, consent-based hegemonic discourses are constructed through linguistic strategies, leaving little room for critical resistance. Commercial interests of technology companies lead to the overlooking of potentially harmful aspects of their products. Therefore, before releasing innovations capable of reshaping societal life, governments should implement regulatory precautions to minimize negative effects such as data privacy violations, security risks, surveillance, cognitive decline, and dependency. Scientific research must be encouraged, educational strategies updated where necessary, and ethical and legal frameworks established.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İletişim Çalışmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 2 Ekim 2025 |
Yayımlanma Tarihi | 16 Ekim 2025 |
Gönderilme Tarihi | 5 Eylül 2025 |
Kabul Tarihi | 2 Ekim 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2026 Cilt: 6 Sayı: 1 |
CC BY-NC-ND 4.0