Çini Anadolu Türk Mimarisinin her döneminde kullanılan bir süsleme unsuru olmuştur. İlk kullanımlarını dini yapıların mimarisinde gördüğümüz bu sanat, XVI. yüzyıldan itibaren sivil yapılarda kullanılmaya başlanmış; Sarayın desteğiyle gelişmiş ve dünya çini sanatları içinde kendine özgü geliştirilen sır altı uygulama tekniğiyle birlikte ‘’İznik Çinisi’’ adıyla anılan ünik bir hal almıştır. Geleneksel sanatlarımızdan olan çinicilik Türklerle özdeşleşmiş bir sanat olarak kullanıldığı yere kimlik kazandıran en önemli öğelerin başında gelmektedir. Çini sanatının bu özelliği ile Londra’daki üç Türk lokantasının iç mimarisinde kullanılmasını incelediğimiz çalışmamızda, lokantalarda ifade edilmeye çalışılan kimliği yansıtan en güçlü aracın, iç mimari ortamın tasarımına görsel katkı sağlayan ve lokantanın Türk kimliği ile özdeşleşen çinilerin olduğu açıkça görülmektedir.
Tile has been an ornamental element used in every period of Anatolian Turkish Architecture. This art, the first uses of which we see in religious architecture, It has been used in civil buildings since the century XVI. It developed with the support of the palace and became a unique one known as "Iznik Tile" with the under-glaze application technique developed in the world tile arts. In our study, where we examine the use of this feature of tile art in interior architecture of tree Turkish Restaurants in London, it is clearly seen that the most powerful tool that designed, is the tiles that make visual contribution to the design of the interior architecture environment and become synonymous whit the Turkish identity of the restaurants.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Mimarlık |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ağustos 2021 |
Gönderilme Tarihi | 24 Kasım 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 4 Sayı: 1 |