Bu çalışmanın amacı; büyüme çağında olan
ve düzenli voleybol oynayan kız çocuklarının fiziksel ve fizyolojik
özelliklerinin oluşturduğu atletik performanslarını, aynı yaş grubundan olan
sedanterlerin aynı özellikleri ile karşılaştırarak, bir yıldır voleybol
oynamanın bu özellikler üzerinde ne gibi olumlu etkileri olduğunu ortaya
koymaktır.
Çalışma grubu; yaşları 10-15 arasında
değişen ve bir yıldır voleybol oynayan 24 kız çocuğu ile aynı yaş grubundan
olan, herhangi bir sporla uğraşmayan sedanter 19 kız çocuğunun gönüllü katılımı
ile oluşturuldu.
Metod; araştırmaya katılan gönüllülerin
boyları çıplak ayakta boy ölçer aletiyie, vücut ağırlıkları ise basgül
(Premier) ile ölçülmüştür. Vücut yağ yüzdesinin belirlenmesi için; skinfold
kaliperi (Holtain LTD. Crymych U. K. ) ile 6 bölgeden ölçüm alındı ve Lange
formülüne göre vücut yağ yüzdeleri hesaplandı. Sağ-sol el kavrama kuvvetleri el
dinamometresi (Takei Hand Grip) ile FVC, VC, MW değerleri spirometre (Cosmed,
Pony spirometer graphic) kullanılarak ölçüldü. Tüm gönüllülerin sol kol
altından egzersiz öncesi arteriyal sistolik ve diastolik kan basınçları
ölçümleri, tansiyon aleti (Mikrofile BP-3AS1-2) ile alınarak değerler mmHg
cinsinden kaydedildi. Oksimetre cihazı (NBP-40 Handheld) kullanılarak
gönüllülerin oksijen saturasyonu ölçüldü. istirahat ve egzersiz sonrası kalp
atım sayısı, esneklik, hız, çeviklik, uzun atlama, dayanıklılık uygun ölçüm
metotları kullanılarak değerlendirildi. Ölçümlerden elde edilen tüm veriler
Mann-Whitney U testi kullanılarak değerlendirildi. Gruplar arasındaki farkın
anlamlılık düzeyleri, 0. 05 olarak alındı.
Bulgular; katılımcıların vücut yağ oranı
(%) ve vücut ağırlığı sedanterlerde voleybol oynayanlara göre daha fazla
bulunurken, sedanterlerin egzersiz sonrası nabızları voleybolculara göre daha düşük bulundu(p<0.05).
Voleybolcularda sağ el kavrama kuvveti sedanterlere göre istatistiksel olarak
daha yüksek bulundu (p<0.05).
Sonuç olarak; bir yıl süreyle voleybol
oynayan gönüllü kız çocukların fiziksel ve fizyolojik özelliklerinde önemli bir
farklılığın bulunmaması, branşın etkisini oluşturacağı bir süreyi kapsamaması, bazı
bulgulardaki farklılıkların ise puberteye bağlı büyüme-gelişme özelliklerine
dayalı olduğu düşünülmüştür.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Klinik Tıp Bilimleri |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 22 Haziran 2018 |
Gönderilme Tarihi | 31 Mayıs 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 1 Sayı: 1 |