Hicrî II.-VIII. yüzyıllar arası fıkhın bağımsız bir ilim dalı haline gelmesi ve mezheplerin oluşması bakımından önemli bir zaman dilimidir. Hicrî ikinci asırda yaşayan birçok fakih, kendilerinden sonra yüzyıllar boyu takip edilen mezhep imamları olarak görülmüştür. Bu mezheplerin bazıları çeşitli sebeplerle zamanla tarihe karışmış ve bunların çok azı varlığını sürdürebilmiştir. Kaybolan bu mezheplerin görüşlerinin ve usûllerinin ortaya çıkarılması fıkıh tarihinin karanlık kalan dönemlerine ışık tutması açısından önem arz etmektedir. Süfyan es-Sevrî de (ö.161/778), fıkıh mezheplerinin teşekkül ettiği hicrî ikinci asırda Ebû Hanîfe (ö.150/767) ile birlikte yaşamış, kendi adıyla anılan müstakil bir mezhep sahibi olan ancak zamanla mezhebinin tabisi kalmayan aynı zamanda muhaddis, müfessir ve mutasavvıf bir alimdir. Hamdun el-Kessâr (ö.271/888), Cüneyd-i Bağdadî (ö.297/910) gibi önemli mutasavvıfların müntesibi olduğu Sevrî Mezhebi hicri VII. asra kadar varlığını sürdürebilmiştir. Bu makalede Süfyan es-Sevrî’nin farklı fıkıh kaynaklarında dağınık halde bulunan fıkhî görüşlerinden hareketle içtihatlarında izlemiş olduğu usûlünün/yönteminin genel özellikleri tespit edilmeye çalışılmıştır.
According to Islamic calendar between 2nd and 8th centuries was an important time span because Islamic jurisprudence became a separate Islamic science and different Islamic schools of thought occurred. Many Islamic jurisprudence scholars, who lived in the 2nd century in Islamic Calendar, were seen as the Islamic sect pioneers who have been followed for centuries. Some of these Islamic sects disappeared due to various reasons and few of them were able to maintain their existence. Revealing the view points and methods of these disappearing Islamic schools of thoughts was an important in enlightening the dark periods of Islamic jurisprudence history. Sufyan al-Thawri (d.161/778) was a muhaddith (hadith scholar), mufassir (Quran interpreter) and Sufi scholar with his own Islamic sect named after him- which has lost its followers through time. Like Abu Hanifa, He lived in 2nd century of the Hegira when different Islamic schools of thoughts occurred. Thawri Islamic school of thought, which had such prominent Sufi scholar followers like Bishri Khafi and Hamdun al-Kassar, was able to maintain its existence until the 7th century in Islamic calendar. In this article through analyzing Sufyan al-Thawri’s Islamic jurisprudence opinions, which exist in different Islamic jurisprudence sources, it has been aimed to identify general features of his method which were created according to his interpretation of jurisprudence. Ebu Hanife ile çağdaş olan Sevrî, zamanının beş müçtehit imamından biri olmuştur. İslâm âleminde şöhreti yayılmış, hadis ve fıkıh öğrenmek isteyenler onun etrafında toplanmaya başlamışlardır. Bu çalışmada Hamdun el-Kessâr (ö.271/888), Cüneyd-i Bağdadî (ö.297/910) gibi önemli mutasavvıfların müntesibi olduğu ve hicri VII. asra kadar varlığını sürdürebilen ancak zamanla mezhebinin tabisi kalmayan Süfyan es-Sevrî’nin (ö.161/778) usûl-ü fıkhının genel özellikleri tespit edilmeye çalışılmıştır.
Sufyan al-Thawri Islamic jurisprudence method of fiqh method sect.
Diğer ID | JA37RR68YD |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ekim 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Sayı: 6 |