Bir dilin sahip olduğu sesler ve seslerin arasındaki uyum, o dilin müziğini teşkil etmektedir. Türkçenin ünlü ve ünsüzleriyle repertuvarı geniş bir dil olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Türkçede yazımda gösterilmeyen ancak telaffuzda farklı şekillerde kullanılan ünlüler ahengi sağlamaya hizmet ederken Türk dilinin sesler arasında uyum arayışı, şiirler dışında günlük hayatta bile müzik gibi duyulmasını sağlar. Türkçenin müziğe elverişli bu yapısı fonetik poetikası gereğidir. Güçlü bir fonetik poetikaya sahip olan Türkçe, aliterasyon ve asonans olarak adlandırılan şiirsel ses sanatlarında oldukça başarılı bir dildir. Asonans ve aliterasyon “dil sazı” gibi düşünülecek olursa ünlüler ve ünsüzler de sazın telleri olarak tahayyül edilebilir. Bu saz, sesiyle hem estetik bir duyuşa hem de psikolojik işleve zemin hazırlamaktadır. Seslerin insan psikolojisi üzerindeki etkisi ve seslerin sosyal dünyanın izlerini taşıması, en az sanatsallığı kadar önem arz etmektedir. Yansıma seslere sahip olması nedeniyle sözcüklerinde gerçeğin sesini yansıtan Türkçenin müzikalitesi, onu asonans ve aliterasyona elverişli bir dil yapan seslerinde gizlidir. Aliterasyon ve asonans genel olarak aynı sesin tekrarı olarak düşünülse de sesler arasındaki benzerliklerle de oluşturulabilir. Yapısı itibariyle benzerlikleri destekleyen ve uygulayan Türkçe, ifade gücüyle dev bir orkestradır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ocak 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |