Cariye, köle kadın demektir. Kölelik, toplumsal ve hukukî bir statü olup kendisine has bazı özel hükümleri vardır. İslâm hukukunda da cariye ile ilgili hükümler, hür kadına göre bazı farklılıklar içermektedir. İslâm, bir vakıa olarak kabul ettiği köleliğin statüsü ile ilgili önemli iyileştirmeler yapmıştır. Bununla birlikte kölelikle ilgili Kur’an’da yer alan bazı düzenlemeler ve klasik fıkıh doktrininde yer alan bazı görüşler günümüzde tartışılmaya devam etmektedir. Bu tartışmalardan birisi de “cariyenin tesettürü (setr-i avreti)” meselesidir.Kur’an ve Sünnet’te, kadının tesettürü ile ilgili genel hükümlere yer verilmiş olup bu konuda hür kadın ve köle kadın ayırımı yapılmamıştır. Bir diğer ifade ile naslarda hür kadının tesettürü ile ilgili açık hükümler yer alırken köle kadının tesettürü ile ilgili özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Cariyenin tesettürü ile ilgili Kur’an ve Sünnet’te açık bir düzenlemenin bulunmaması, bu konuda farklı görüşlerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Nitekim İslâm hukukçuları namazda ve yabancı erkeklere karşı cariyenin tesettürü (avret) hakkında ihtilaf etmişlerdir. Bu durum ise cariyenin tesettürü ile ilgili düzenlemenin yerleşik kurallara (örf) ve ictihada havale edildiğini göstermektedir. Klasik fıkıh doktrininde cariyenin tesettürü ile ilgili biri cumhurun diğeri Zâhirîlerin olmak üzere iki temel yaklaşım bulunmaktadır. Cumhurun görüşü esas olarak Hz. Ömer’in konuyla ilgili tavır ve uygulamasına dayanmaktadır. Zâhirîler ise tesettür âyetlerinin umumunu esas almıştır. Çalışmamızda cariyenin tesettürü ile ilgili Hz. Ömer’in uygulaması ve cariyenin tesettürü ile ilgili klasik fıkıh doktrininde yer alan görüşler üzerinde durulacaktır.
Concubine means slave woman. Slavery is a social and legal status and has some specific provisions. The provisions regarding concubines in Islamic law also contain some differences compared to free women. Islam has made important improvements regarding the status of slavery, which it regards as a fact. However, some of the regulations regarding slavery in the the Qur’ān and some opinions in the classical jurisprudential doctrine are continued to be discussed today. One of these discussions is the issue of “veiling (satr awrah) of the concubine”. In the Qur’ān and prophetic tradition (sunnah), general provisions regarding the veiling of women are included, and there is no distinction between free woman and slave woman in this regard. In other words, while there are clear provisions regarding the veiling of free women in canonical religious texts (nusūs), there is no special regulation regarding the veiling of a slave woman. The fact that there is no clear regulation in the Qur’ān and sunnah regarding the veiling of the concubine has led to the emergence of different views. As a matter of fact, Islamic jurists disagreed about the veil of the concubine (awrah) in prayer and against foreign men. This situation shows that the regulation regarding the veiling of the concubine is referred to the established customs (‘urf) and the ijtihād of the mujtahids. In the classical jurisprudential doctrine, there are two basic approaches regarding the veiling of the concubine, one is of the majority (jumhūr and the other is of the Zāhirī school. The opinion of the jumhūr is mainly based on the caliph Omar’s attitude and practice on the subject. Zāhirīds, on the other hand, were based on the general verses of hijab. In our study, the practice of the caliph Omar and the views in the classical jurisprudence about the veiling of the concubine will be elaborated on.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din, Toplum ve Kültür Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Nisan 2021 |
Gönderilme Tarihi | 1 Kasım 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: 37 |