The rank of qadi, which constitutes an important place within the legal system of Ottoman Empire, is considered to be an office charged with executing juridical and administrative functions. This rank began with the establishment of Ottoman State and continued until the end of it. The madrasas served as the leading educational institutions training qadis.
The qadis used to judge according to Hanafi school which was the official legal school of the state. The duties of the qadis differed administratively in accordance with the administrative divisions such as subdisrict (qada), districts (sanjaq) and provinces (eyalet). The qadis at the subdistricts were classified according to three different regions, namely Rumeli, Anatolia and Egypt. The Rumeli qadis served in the subdistricts of this region. The qadis of Anatolia and Egypt served in the respective regions. One who was in charge of the qadis of the Rumeli region was called “Qazasker”, and the one who was in charge of the regions in Anatolia and Egypt was called Anadolu Qazasker. Both qazaskers fulfilled the administrative duties in their own region and were in charge of appointing the qadis. Those who worked as the qadis in the subdistricts or provinces were called “mawali”, and it was possible for them to be promoted to the rank of the qadi of Istanbul as the final promotion. However, it was necessary to serve as qadi in regions such as Bursa and Edirne after receiving the title of qadi in order to be appointed as the qadi in the capital. After being appointed as the qadi of Istanbul, it would become possible to be appointed as the qadi of Anatolia and Rumeli. After the Şeyhulislams started to be ranked over the qazaskers in the administrative hierarchy of the Otoman Empire, they started to be in charge of the appointment of the mudarrises and qadis who were paid more than 40 akçes as salary. In addition to handling the juridical and legal cases, they also dealt with the public affairs, trade, the methods of minimum and fixed prices, the goods permitted to be exported, preventing the banned goods, providing the warfare tools and equipment, maintaining the cleaning services besides the warfare affairs etc., and they tried to execute all these activities together with the city police. In the fulfillment of these duties of the qadis, the naibs could deputize for them, and could issue judgments by acting on behalf of the qadis.
The authorization certificates (ijāzat-nāmahs) of many scholars available in manuscript libraries in Turkey need to be researched scientifically. In this study, a draft of ijāzat-nāmah will be published to give to his students of Babakalʿawī Aḥmad Abd al-ʿAzīz Efendi, who was born in Babakale village of Çanakkale district and moved to Istanbul to continue his scholarly career, will be analysed in order to follow his educational career to a certain degree.
Babakalʿawī Aḥmad Abd al-ʿAzīz Efendi who served as the qadi of Damascus and Mediana, which then were within the borders of Ottoman Empire as well as the qadi of Tophane and Galata in Istanbul (1277/1860), where non-Muslims were concentrated, was among the knowledgeble judges of his time as expressed by Bursalı Mehmed Tahir. In his book, Aḥmad Abd al-ʿAzīz Efendi introduces himself as Babakalʿawī Aḥmad Abd al-ʿAzīz Efendi b. Husayn Efendi b. Hafiz Halil Efendi. Abd al-ʿAzīz Efendi attended for thirteen years at the gatherings (namely Huzur Dersleri) on Qur’anic Exegesis held in the month of Ramadan in the presence of the Ottoman Sultan between 1265/1848 and 1278/1861, and he gained the titles of mollā and mudarris thereof. This points at the fact that Abd al-ʿAzīz Efendi was among the prominent scholars of the capital Istanbul.
Abd al-ʿAzīz Efendi also held the rank of the qadi of Mecca. As it was stated in Sijill-i Osmanī that he died by 1297/1879, it is possible to say that he died in 1296/1878. In this article, after giving brief information about his life and works, the ijāzat-nāmah registered in the Suleymaniye Manuscripts Library will be published and the education, teachers and the books read by an Ottoman qadi will be determined based on this ijāzat-nāmah. In doing so, we will try to determine the educational process of an Ottoman scholar who also served as a qadi, and the only copy of his manuscript ijāzat-nāmah, which can be considered as a historical document, will be published based on the text found Library.
Islamic Law Ottoman State Babakalʿawī Aḥmad Abd al-ʿAzīz Efendi Qadi Ijāzat-nāmah
Osmanlı Devleti’nin hukuk sistemi içerisinde önemli bir yer teşkil eden kadılık müessesesi ,adli ve mülki işlemleri yürütmekle sorumlu bir memuriyet olarak kabul edilmiştir. Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan son anına kadar bu görev devam etmiş ve medreseler kadı yetiştiren en önemli eğitim kurumları olmak gibi bir işlev üstlenmiştir.
Osmanlı Devleti’nde kadılar devletin resmi mezhebi olan Hanefî fıkhına göre hüküm verirlerdi. Kadılık vazifesi idari olarak kaza, sancak ve eyalet gibi birimlere göre farklılık göstermekteydi. Kaza kadıları Rumeli, Anadolu ve Mısır gibi üç farklı bölgeye göre sınıflandırılırdı. Rumeli kadıları bu bölgenin kazalarında görev yapardı. Anadolu ve Mısır kadıları da kendi bölgelerinde kadılık görevlerini ifa ederdi. Rumeli bölgesinin kadılarından sorumlu olan kişi Rumeli kazaskeri, Anadolu ve Mısırdaki kazalardan sorumlu olan kişi de Anadolu kazaskeriydi. Her iki kazasker de kendi bölgelerinin idari işlerine bakar ve kadıların atanmasından sorumlu olurdu. Sancak veya eyaletlerde kadılık yapanlara mevali denir, nihai terfi sonucunda İstanbul kadılığına kadar yükselmek mümkün olurdu. Ancak payitahtta kadı olabilmek için Bursa ve Edirne gibi bölgelerde kadılık payesini aldıktan sonra fiilen kadılık yapmak gerekirdi. İstanbul kadılığının akabinde Anadolu ve Rumeli kazaskeri olma imkanı da oluşmaktaydı. Osmanlı Devleti’nin idari taksimatında şeyhülislamlar kazaskerlerin üzerinde yer almaya başlayınca 40 akçeden fazla maaş alan müderrislerin ve kadıların atanmasından da onlar sorumlu olmaya başladı. Kadılar şerʿî ve hukuki davalara ilaveten halkın ihtiyacı olan işlere, alışverişlere, asgari ve sabit fiyat uygulamalarının usulüne, memleket dışına çıkarılabilecek eşyalara, yasak eşyaların ise engellenmesine, savaş alet ve edevatının teminine, askeri işlerin dışında kendi bölgelerinde temizliğin sağlanmasına ve bunun gibi diğer işlere de bakar ve zabıta ile beraber bu işlerin tamamını yerine getirmeye çalışırlardı. Kadıların bu görevlerini yerine getirmesinde naipler onlara vekalet edebilirler, kadı namına iş yaparak hüküm verebilirlerdi.
Türkiye’deki yazma eser kütüphanelerinde mevcut birçok âlime ait icâzetnâme bilimsel açıdan araştırılmaya ihtiyaç duymaktadır. Bu çalışmada aslen Çanakkale’nin Babakale köyünde doğan ve başkent İstanbul’a yerleşen, ilmî kariyerini bu şehirde devam ettiren Babakaleli Ahmed Abdülaziz Efendi’nin eğitim sürecini kısmen de olsa takip etme imkânı tanıyan, talebelerine vermek üzere hazırladığı bir icâzetnâme taslağı neşredilecektir.
19. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı Devleti’nin sınırları içerisinde kalan Şam ve Mekke gibi şehirlerin dışında İstanbul’da da Tophane ve Galata gibi gayrımüslimlerin yoğun olduğu semtlerde kadılık yapan (1277/1860) Babakaleli Ahmed Abdülaziz Efendi, Bursalı Mehmed Tahir’in ifadesiyle ulemâ-i kuzâttan bir zâttır. Eserinde kendisini Babakaleli Ahmed Abdülaziz b. Hüseyin Efendi b. Hafız Halil Efendi olarak tanıtmaktadır. Abdülaziz Efendi, 1265/1848 ilâ 1278/1861 seneleri arasında padişahın huzurunda Ramazan aylarında tertip edilen tefsir sohbetlerine, yani Huzur Dersleri’ne on üç yıl süre zarfınca muhatap olarak iştirak etmiş; hem müderrislik hem de mollalık ünvanlarına sahip olmuştur. Bu da Abdülaziz Efendi’nin payitaht İstanbul’un mühim ilim adamları arasında yer aldığına işaret etmektedir.
Mekke-i Mükerreme kadısı payesine de nail olan Abdülaziz Efendi’nin Sicill-i Osmani’de 1297/1879 yılına doğru dâr-ı bekâya irtihal eylediği bildirildiğinden 1296/1878 yılında vefat ettiği söylenebilir. Makalede, Babakaleli Abdülaziz Ahmed Efendi’nin hayatı ve eserleri hakkında kısaca bilgi verildikten sonra Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi kayıtlarında adına kayıtlı olan icâzetnâmenin neşri gerçekleştirilecek ve bu neşir üzerinden bir Osmanlı kadısının eğitimi, hocaları ve okuduğu kitapların tespiti yapılacaktır. Bu vesileyle Osmanlı’da kadılık yapan bir âlimin eğitim ve öğrenim süreci hakkında bazı tespitlerde bulunulacak ve bir vesika olarak addedilebilecek yazma hâlindeki tek nüsha icâzetnâme kütüphanedeki mevcut hâli esas alınarak neşredilecektir.
İslam Hukuku Osmanlı Devleti Babakaleli Ahmed Abdülaziz Efendi Kadı İcâzetnâme
Doç. Dr. Alparslan Kartal (Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi)
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din, Toplum ve Kültür Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2022 |
Gönderilme Tarihi | 14 Nisan 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 40 |