Inflation, which refers to the decrease in purchasing power, is one of the prominent problems of the global economy. This problem affects all contracts related to money. On the other hand, Islamic law's approach towards the prohibition of interest is closely associated with the contracts. Indeed, in contracts made with paper money, the legal status of the contract becomes controversial when there is a depreciation in the value of the money before the contract is fulfilled and the debt is paid. For example, some jurists, citing the fatwa of Abu Yūsuf (d. 182/798), one of the founding leaders of the Hanafi school, on the change in the value of fels used as coins in transactions, argue that in case of fluctuations in the value of paper money, payment should be made according to the value at the date of the contract. Meanwhile, others argue that Abu Yusuf's opinion does not extend to paper money. In this study, I will analyze these two approaches by applying the qualitative research method in social sciences. As part of the analysis of the subject, I will comprehensively present and evaluate the views and approaches that appear in the contemporary literature. Then, I will discuss Abu Yusuf's view regarding the cause and subject matter of the debt. Thus, I will highlight the position of this view in the Hanafi madhhab literature based on historical data. I will also show whether this approach is valid for today's paper money.
The main argument of those who claim that Abu Yusuf's approach to fels includes paper money is that paper money, like fels, has a nominal value. This means that the depreciation that is taken into account in fels is also taken into account in paper money. Another argument is that the change in value that is taken into account in fels, which is used as coins in transactions, will be taken into account in paper money, which is used as the main currency today. On the other hand, those who do not accept this approach argue that fels cannot be considered qiyamī because it is semen, and Abu Yusuf's opinion is limited to fels used as coins in transactions. According to the available data, I consider the arguments of those who claim that Abu Yūsuf's opinion on fels does not extend to paper money as problematic. Because one of the reasons given by those who hold the latter view is that fels cannot be equated with today's paper money since it was a type of coin that completed the fractions of dirhams in transactions. For example, according to the well-known Egyptian historian al-Maqrizī (d. 845/1442), fels were used not only as coins but also as the main currency. Therefore, the fluctuations in the value of fels, which functioned as the main currency, should be evaluated within the framework of Abu Yūsuf’s view. In addition, some Hanafi jurists expanded upon Abu Yūsuf’s view. For example, Ibn Ābidīn (d. 1307/1889), one of the leading figures of the late Hanafi school, in his treatise on the issue, evaluated the debased dirhams (maghlūb al-ghāsh/مغلوب الغش) in the category of fels. This shows that Abu Yūsuf's approach is also applicable to today’s paper money. Therefore, we can say that Abu Yūsuf’s view on fels is also applicable to today's paper money. This is because Abu Yūsuf, as stated by Ibn Ābidīn, claims that fels is not produced as money and therefore has a nominal value. As a result, according to Abu Yūsuf's opinion regarding the fluctuation in the value of paper money, it is understood that those who claim that payment should be carried out based on the value on the day of the contract have a more accurate attitude.
Satın alma gücündeki azalmayı ifade eden enflasyon, küresel ekonominin öne çıkan problemlerinden biridir. Bu müşkül, paraya dair tüm sözleşmeleri etkilemektedir. Öte yandan, İslâm hukukunun faiz yasağı konusundaki tutumu da yapılan akitlerle yakından ilişkilidir. Nitekim kâğıt parayla yapılan sözleşmelerde akit gerçekleşip borç ödenmeden önce, parada bir değer kaybı söz konusu olduğunda borcun nasıl ödeneceği tartışmalı hale gelmektedir. Mesela kimi İslâm hukukçuları, Hanefî mezhebinin kurucu önderlerinden Ebû Yûsuf’un (ö. 182/798) alışverişlerde bozuk para olarak kullanılan felsin değer değişimine ilişkin fetvasını kaynak göstererek kâğıt paradaki değer dalgalanmalarında, sözleşmenin yapıldığı tarihteki değer üzerinden ödeme yapılması gerektiğini savunmaktadır. Öte yandan diğer bazıları ise Ebû Yûsuf’un görüşünün kâğıt paraları içermediğini iddia etmektedir. Ebû Yûsuf’un felse ilişkin yaklaşımının kâğıt parayı kapsadığını savunanların temel argümanı, kâğıt paranın felsler gibi itibari bir değere sahip olduğudur. Bu, felste dikkate alınan değer kaybının kâğıt parada da dikkate alınacağı anlamına gelir. Meseleye ilişkin diğer bir argüman ise alışverişlerde bozuk para olarak kullanılan felste dikkate alınan değer değişiminin günümüzde asli para birimi olarak kullanılan kâğıt parada evleviyetle itibara alınacağıdır. Öte yandan, bu yaklaşımı kabul etmeyenler, felsin semen olması nedeniyle kıyemî olarak değerlendirilemeyeceğini ve Ebû Yûsuf’un ilgili görüşünün yalnızca alışverişlerde bozuk para olarak kullanılan felsle sınırlı olduğunu savunmaktadır. Çalışmamızda, andığımız bu iki yaklaşımı, sosyal bilimler nitel araştırma yöntemine başvurarak ele alacağız. Konunun analizi sırasında, güncel literatürde öne çıkan görüş ve tutumları kapsamlı bir biçimde ortaya koyup değerlendireceğiz. Ardından Ebû Yûsuf’un görüşünü borcun sebebi ve konusu bakımından irdeleyeceğiz. Böylelikle ilgili görüşün tarihsel veriler ışığında Hanefî mezhebi literatüründeki durumunu belirginleştirmiş olacağız. Ayrıca bu yaklaşımın günümüz kâğıt parası için geçerli olup olmadığı meselesine ışık tutacağız.
Eldeki veriler ışığında, Ebû Yûsuf’un felsle ilgili görüşünün kâğıt parayı kapsamayacağını iddia edenlerin argümanlarının sorunlu olduğunu gözlemlendi. Çünkü ikinci görüşü benimseyenlerin gerekçelerinden biri, felsin alışverişlerde dirhemlerin küsuratını tamamlayan bozuk para olmasından dolayı günümüz kâğıt parasıyla bir tutulamayacağıdır. Örneğin ünlü Mısırlı tarihçilerden Makrîzî’nin (ö. 845/1442) bildirdiğine göre, felsler yalnızca bozuk para olarak değil aynı zamanda asli para birimi olarak da kullanılmıştır. Bu nedenle, asli para birimi olarak işlev gören felslerin değerinde gerçekleşen dalgalanmaların Ebû Yûsuf’un görüşü çerçevesinde ele alınması gerekir. Ayrıca bazı Hanefî fakihlerin Ebû Yûsuf’un görüşüne eklemeler yaptığı görülür. Söz gelimi, son dönem Hanefî mezhebinin önde gelen simalarından İbn Âbidîn (ö. 1307/1889) meseleye dair kaleme aldığı müstakil risalesinde, katkı maddesi fazla olan dirhemleri (mağlubü’l-gış/مغلوب الغش) fels kategorisinde değerlendirmiştir. Bu da Ebû Yûsuf’un yaklaşımının günümüz kâğıt parası için geçerliliğini destekler niteliktedir. Dolayısıyla, çalışmamız boyunca Ebû Yûsuf’un felslere ilişkin görüşünün günümüz kâğıt parası için de geçerli olduğu kanaatinin temel bir bulgu olarak öne çıktığını söyleyebiliriz. Çünkü Ebû Yûsuf, -İbn Âbidîn’in de belirttiği gibi- felslerin para olarak üretilmediğini, bu nedenle de itibari bir değeri haiz olduğunu iddia eder. Buradan hareketle kâğıt parada görülen değer dalgalanmasına dair Ebû Yûsuf’un görüşünü referans aldığımızda akit günündeki değer üzerinden ödeme yapılması gerektiğini savunanların daha isabetli bir tutum sergilediği anlaşılmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İslam Hukuku |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2023 |
Gönderilme Tarihi | 29 Eylül 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: 42 |