Since the surrogacy emerged in the modern era, it is not mentioned in the Quran, hadiths, and the studies of Muslim jurists in the early periods. However, contemporary Muslim jurists and researchers have addressed this new issue and enounce different views on this matter. Purpose of this study to address the different views that arise in determining the lineage of a child born via surrogacy, along with their justifications, and reach a conclusion. This study is important in the current debates in the doctrine regarding the determination of the lineage of a child born via this practice from the perspectives of the mother and father and the viewpoints of the proponents and the evaluating these viewpoints. Since my study is within the scope of Islamic law, the medical aspect of the issue has not been emphasized much, but has been discussed in a general way to constitute the basis for the study. Additionally, since the study is limited to lineage, no topics related to criminal law concerning this issue have been included.
In this study, I provided general information about the surrogacy and its various methods. According to the inquisitions, surrogacy is mostly preferred by individuals who want to have children but the woman is unable to conceive for various reasons. In this case, reproductive cells are taken from married couples, fertilized in an artificial environment, then transplanted into the uterus of another woman and eventually birth occurs. After birth, the child is handed over to the couple who applied for this practice. After homologous fertilization occurs, surrogacy is applied. This is what is usually thought of when surrogacy is mentioned. This practice, in which the egg cell taken from one woman is transferred to the uterus of the other woman, can rarely be seen in marriages where the husband has more than one wife. This can also be called intra-marital surrogacy. Additionally, surrogacy can also be performed after fertilization occurs through heterologous methods.
In this study, after giving general information about the matter, jurisprudential aspect of the issue is discussed. Because one of the most determining factors regarding the jurisprudence of surrogacy is lineage. To investigate the Islamic legal judgment on this issue, I consulted some contemporary sources of Islamic jurisprudence and understood that there are two different views. Therefore, I understood that the majority of Muslim jurists do not deem this practice permissible because it harms lineage, family and social order and some others consider it permissible to help the couples who do not have children to experience the love of children. Likewise, there are debates about the Islamic legal judgment of the method we call intra-marital surrogacy. It is agreed that the practice of surrogacy using heterologous fertilization methods is not permissible. Since the focus of my study is to address the different views and justifications in determining lineage, I did not go into detail in the Islamic legal judgment.
I discussed the parentage of the child born via surrogacy within the scope of the application made with the fetus obtained from the reproductive cells of married couples, as it is the most common method. I have included different situations regarding heterologous insemination and intra-marital surrogacy practices under their own headings. According to my research, there is no consensus on the maternal lineage of the child born via this practice. Majority researchers consider the woman who gets pregnant and gives birth as a mother. Some say that the woman who provides the egg should be considered as the mother. Likewise, it was discussed who the father of the newborn child would be. Some stated that the child legally has its mother and not its father. Some stated that the one who provides the sperm is the father. Some stated that the surrogate mother's husband is the father.
Islamic Law Types of Surrogacy Lineage from the Mother Lineage from the Father Egg Bearing Mother Surrogate Mother
Taşıyıcı annelik uygulaması modern dönemde ortaya çıktığı için Kur’ân-ı Kerîm’de, hadis kaynaklarında ve ilk dönem fakihlerin eserlerinde yer almamaktadır. Ancak çağdaş İslâm hukukçuları ve araştırmacıları bu yeni meseleyi ele almışlar ve bu hususta farklı görüşler ortaya koymuşlardır. Bu çalışmada, taşıyıcı annelik uygulaması sonucu dünyaya gelen çocuğun nesebinin belirlenmesinde ortaya çıkan farklı görüşlerin gerekçeleriyle birlikte ele alınması ve nihayetinde bir sonuca ulaşılması amaçlanmıştır. Bu çalışma, söz konusu uygulama sonucu dünyaya gelen çocuğun nesebinin anne ve baba açısından belirlenmesi hakkında doktrinde ne gibi güncel tartışmaların olduğu, görüş sahiplerinin bakış açıları ve bunların değerlendirilmesinde önem arz etmektedir. Çalışmamız İslâm hukuku kapsamında olduğu için meselenin tıbbi yönü üzerinde fazla durulmamış, sadece çalışmaya temel oluşturması bağlamında ana hatlarıyla ele alınmıştır. Ayrıca çalışma neseple sınırlı olduğu için bu meseleyle alakalı ceza hukuku konularına yer verilmemiştir.
Çalışmamızda ilk başta taşıyıcı annelik uygulaması ve bu uygulamanın çeşitli yöntemleri hakkında genel bilgilere yer verildi. Elde ettiğimiz verilere göre taşıyıcı annelik daha çok çocuk sahibi olmak isteyen fakat kadının çeşitli sebeplerle hamile kalamamasından dolayı bu isteklerini gerçekleştiremeyen evli çiftler tarafından tercih edildiği görülmektedir. Bu durumda genellikle evli çiftlerden üreme hücreleri alınarak yapay ortamda döllendirildikten sonra başka bir kadının rahmine nakledilmekte ve sonunda doğum gerçekleşmektedir. Doğumdan sonra çocuk bu uygulamaya başvuran çifte teslim edilmektedir. Burada homolog bir döllenme gerçekleştikten sonra taşıyıcı annelik uygulamasına geçilmektedir. Taşıyıcı annelik denince en çok bu yöntem akla gelmektedir. Bu uygulamanın bir hanımdan alınan yumurta hücresinin diğer hanımın rahmine nakledilmesi şeklinde kocanın birden fazla eşinin olduğu evliliklerde de nadiren görülebilme olasılığı vardır. Buna evlilik içi taşıyıcı annelik de denebilir. Ancak bunların dışında heterolog yöntemlerle döllenme gerçekleştikten sonra taşıyıcı annelik uygulaması da yapılabilmektedir.
Bu çalışmamızda konuyla ilgili genel bilgilere yer verildikten sonra meselenin fıkhî boyutu ana hatlarıyla ele alınmıştır. Zira taşıyıcı anneliğin fıkhî hükmü konusunda en belirleyici unsurlardan biri de neseptir. Bu güncel meselenin fıkhî hükmünü araştırmak için bazı güncel fıkıh kaynaklarına müracaat ettik ve temelde iki farklı görüşün olduğunu tespit ettik. Bu kapsamda İslâm hukukçularının çoğunluğu genellikle nesep, aile ve toplum düzenine zarar verdiği gerekçesiyle bu uygulamayı câiz görmedikleri; bazılarının, çocuğu olmayan çiftlere çocuk sevgisini yaşatmak amacıyla câiz gördükleri anlaşılmaktadır. Aynı şekilde kısaca evlilik içi taşıyıcı annelik olarak adlandırdığımız yöntemin fıkhî hükmü konusunda tartışmalar bulunmaktadır. Heterolog döllenme yöntemleriyle gerçekleştirilen taşıyıcı annelik uygulamasının câiz olmadığı noktasında ittifak edilmiştir. Konumuzun odak noktası nesebin belirlenmesindeki farklı görüşleri ve gerekçeleri ele almak olduğu için fıkhî hükmünde ayrıntıya girmedik.
Taşıyıcı annelik uygulaması sonucu doğan çocuğun anne ve baba açısından nesebini en yaygın yöntem olmasından dolayı evli çiftlere ait ceninle yapılan uygulama kapsamında ele aldık. Heterolog döllenme ve evlilik içi taşıyıcı annelik uygulamalarıyla ilgili farklı durumlara kendi başlıkları içinde yer verdik. Araştırmalarımıza göre bu uygulama neticesinde doğan çocuğun anne açısından nesebi hakkında görüş birliği yoktur. Çoğunluk tarafından hamile kalan ve çocuğu doğuran kadın anne olarak görülmekte ise de bazıları yumurta sahibi kadının anne olarak değerlendirilmesi gerektiğini söylemektedir. Aynı şekilde doğan çocuğun babasının kim olacağı da tartışılmıştır. Bazıları çocuğun hukuken sadece annesinin olduğunu babasının olmadığını, bazıları sperm sahibi erkeğin baba olduğunu, bazıları ise taşıyıcı annenin kocasının baba olduğunu ifade etmişlerdir.
İslâm Hukuku Taşıyıcı Annelik Türleri Anne Açısından Nesep Baba Açısından Nesep Yumurta Sahibi Anne Taşıyıcı Anne
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İslam Hukuku |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 2 Mart 2024 |
Kabul Tarihi | 26 Haziran 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 43 |