Since the 1990s, crimes against humanity have been codified in different international treaties such as the Statute of the International Criminal Tribunal for the former Yugoslavia (1993) and the Rome Statute of the International Criminal Court (1998). The Rome Statute provides the most recent and broad list of criminal acts that may constitute crimes against humanity, including forced migration. However, in the early 20th cc, within Southeastern Europe, population transfers were legitimated by the bilateral agreements based on so-called liberating actions and supported by the international institution as a tool to sustain peace in the region. This paper by analyzing the bilateral agreements and population transfers between the Balkan states aims to answer these main questions: Why did ‘forcible transfer of population’ began to be defined as ‘a crime against humanity’ by the UN in 1998 but not before? Why population and especially minority transfers were seen as a mean for peace before 1990s? The comparative approach of this paper based mainly on the Balkan region, by displaying the historical and contemporary contexts of population transfers, suggests a new theoretical framework that the early population transfers and contemporary displaced population are different in terms of 4 issues: legal frameworks; the impact on national identity; the geographical extension and lastly reintegration and return policies.
Forcible Transfer of Population Minorities International Criminal Court (ICC) Human Rights Balkans Immigrants
1990'lı yıllardan bu yana insanlığa karşı işlenen suçlar, Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi Statüsü (1993) ve Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Statüsü (1998) gibi çeşitli uluslararası antlaşmalarla kodlanmıştır. Roma Statüsü, zorunlu göç de dahil olmak üzere insanlığa karşı suç teşkil edebilecek belirli cezai fiillerin en güncel ve kapsamlı listesini sunmaktadır. Diğer yandan 20. yüzyılın başlarında Güneydoğu Avrupa’da nüfus transferleri, bölgedeki barışı sağlamak için uluslararası kurumların desteğiyle sözde kurtarıcı eylemlere dayanan ikili anlaşmalarla meşrulaştırılmıştır. Bu makale, Balkan devletleri arasındaki ikili anlaşmaları ve nüfus transferlerini analiz ederek şu temel sorulara yanıt vermeyi amaçlamaktadır: Zorunlu nüfus transferi neden 1998’de BM tarafından ‘insanlığa karşı suç’ olarak tanımlanmaya başlanmıştır; daha önce değil? 1990'lı yıllardan önce nüfus ve özellikle azınlık transferleri neden barış için bir araç olarak görülüyordu? Bu makalenin özellikle Balkan bölgesine dayanan karşılaştırmalı yaklaşımı, nüfus transferlerinin tarihsel ve güncel bağlamlarını göstererek, erken dönem nüfus transferleri ile günümüzdeki yerinden edilmiş nüfus arasında yeni bir kuramsal çerçeve çizmektedir. Nüfus transferleri şu dört konuda farklılık göstermektedir: yasal çerçeveler; ulusal kimlik üzerindeki etkileri; geniş coğrafi etkiler ve gruplar arası yeniden uyum ile geri dönüş politikaları.
Zorunlu Nüfus Transfer Göçmenler Azınlıklar Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) İnsan Hakları Balkanlar
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Göç, Sığınma ve Mülteci Hukuku, Siyaset Bilimi (Diğer), Uluslararası Göç |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 8 Ocak 2025 |
Gönderilme Tarihi | 31 Ekim 2024 |
Kabul Tarihi | 10 Aralık 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 42 Sayı: 2 |