Bu çalışmamızda, emri bi’l-ma’rûf ve nehyi ani’l-münkerin İmam Ebû Mansur Mâtürîdî tarafından nasıl ele alındığı irdelenmeye çalışıldı. Ma’rûf, her türlü iyiliği, münker ise her türlü kötülüğü kapsamaktadır. İyiliğin işlenmesini teşvik ve kötülüğün de engellenmesi, İslâm düşünce tarihinde her zaman üzerinde önemle durulan bir ilke olmuştur. Bu ilkeyi ilk defa mezhebî anlamda yorumlayanlar Hâricîler olmuştur. Onlar bunu yaparken genel metodları olan sert ve katı yöntemi burada da kullanmış ve hiç tasvip edilmeyen neticelere sebep olmuşlardır. Mu’tezile de bu ilkeyi aslî beş prensibi arasında saymıştır. Her ne kadar Hâricîler kadar olmasa da Mu’tezilnin de bu ilkenin uygulanmasında özellikle siyasî alanda Mihne dönemi’nde olduğu gibi şiddet kullanarak uygulamıştır. İmam Mâtürîdî bu ilkeyi akl-ı selîmin hâkim olduğu bir metodla yorumlamaya gayret etmiştir. Onun hem iyiliği emrederken, hem kötülüğü nehyederken yumuşak, kucaklayıcı, kapsayıcı, merhamet eksenli ve insan fıtratına uygun olacak bir metodu benimsediğini ve ilkenin bu prensipler doğrultusunda uygulanması gerektiği düşüncesinde olduğunu söylemek mümkündür. Günümüzde Mâtürîdî’nin düşüncelerinin özellikle Hâricî zihniyetli oluşumlar karşısında yapıcı bir rolünün olacağını ifade edebiliriz.
In this work, we have tried to examine how amr bil maroof wa nahi ‘anil munkar enjoining good and forbidding wrong are handled by Imam Abu Mansur alMâturidi. Maroof includes all kinds of goodness, and munkar includes all kinds of evil. Encouraging the processing of goodness and obstruction of evil has always been an important principle in the history of Islamic thought. For the first time, it is seen that Kharijites is the one who interprets this principle in terms of sectarian meaning. In doing so, they used the hard and rigid method of their general methods here, and they led to unprecedented consequences. Mu’tazila also counted this principle among its five principals. Although not as much as the Kharijites, Mu’tazila sometimes took a hard line in the implementation of this principle and applied it in the political arena, especially in the period of the Mihna, by using violence. Imam Mâturîdî tried to interpret the principle with a method that reason is dominated by reason. We can say that when he has enjoined good and forbidden wrong, he has adopted a method that is soft, embracing, inclusive, merciful-oriented and fit for human nature, and he thought that this doctrine must be applied to these principles. Today we can express the constructive role of Mâturîdî’s thoughts in the face of the Kharijites minded entities in particular.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Eylül 2007 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Sayı: 2 |