Endüstri devrimi ve gelişen teknoloji ile birlikte küresel kitle kültürü, kendisini hissettirmeye başlamış ve dünyada meydana gelen hızlı değişmeler küçülen dünyanın tüm katmanlarını etkileyen bir yapıya dönüşmüştür. Kitle kültürü tartışmaları, beraberinde kültür sanat üzerinde de köklü değişimler yaratarak kendisini göstermiştir. Giderek artan üretim yöntemleri ve ilerleyen teknoloji, kapitalizmin ve onun sürekliliğini sağlayan dinamiklerin zaman içinde güçlenerek bir tüketim kültürü yaratmasına neden olmuştur. Fakat bu kültür, doğal koşullarda toplumun bünyesinden çıkan bir kültürün değil, kapitalist sermaye tarafından yaratılan yapay bir kültürün küresel olarak yaygınlaşmasına neden olmuştur. Üretilen bu yapay kitle kültürü sanat ürünlerinin metalaşmasından, yaşadığımız her yere kadar sızmış ve toplumu işgal etmiştir. Kitle kültürü aracılığı ile yaratılan sahte algılar, yapay tatlar, imajlar ve alanlarla sürekli üzerine gelinen birey, iktidarın isteği doğrultusunda soluk alıp veren, her an tahakküm mekanizmalarının işletildiği bir malzeme olarak iktidarın sürekliliğini sağlayan bir işlev yerine getirmektedir. Bu bağlamda, küreselleşen dünya ve modern sürecin geldiği noktada sanatçı da üretim ilişkilerinde artık yaşam içinde tutunabilmek için kurumsal yapı ve organizasyonlara boyun eğen, hayatını sürdürebilmek adına kültür endüstrisine entegre olmak zorunda bırakılmıştır.
Yok
With the industrial revolution and developing technology, the global mass culture has started to make itself felt and the rapid changes in the world have turned into a structure that affects all layers of the shrinking world. Mass culture discussions have manifested themselves by creating radical changes in culture and art. Increasing production methods and advancing technology have caused capitalism and its dynamics to strengthen over time, creating a culture of consumption. However, this culture has led to the global spread of an artificial culture created by capitalist capital, not a culture that emerges from society under natural conditions. This produced artificial mass culture has leaked from commodification of art products to everywhere we live and occupied the society. The individual, constantly immersed with false perceptions, artificial tastes, images and spaces created through mass culture, performs a function that provides the continuity of power as a material that breathe in accordance with the will of power and where mechanisms of domination are operated at all times. In this context, at the point where the globalizing world and the modern process have come, the artist has been forced to integrate into the culture industry in order to survive in corporate relations and organizations in order to survive in production relations.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Derleme |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Aralık 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/ijca