Fotoğraf makinesinin icadı resim
sanatını genel olarak üç şekilde etkiledi. Birincisi; onun 19.yy ortalarından
günümüze değin, kompozisyona bir aracı olma durumudur. Yani, ressamların
modellerini ya da çizmek istedikleri öğeleri önceden pozlandırıp daha sonra
resme aktarma sürecinde kullanmalarıdır. İkincisi; fotoğrafın, resmi
gerçeklikten ya da benzerlikten uzaklaştırması üzerinedir. Ya da gerçeğin,
kolajlarda ve hazır nesnede olduğu gibi salt sunumu ile sonuçlanmasındaki
etkisidir. Üçüncüsü; onun belgeleyici tarafıdır. Sanata bu yönü ile katılımı Performans,
Beden, Arazi Sanatı gibi taşınabilirliği ya da saklanabilirliği olmayan ya da
yinelenmesi zor olan sanatsal yaratıların farklı mekân ve farklı nesillere o
anın dondurularak aktarılması ile sonuçlanır. Bir de tüm bunların dışında,
fotoğraf makinesinin olmazsa olmaz olduğu bir çizim ya da resmetme yöntemi söz
konusudur: Işıkla çizmek ya da ışıkla resmetmek.
Bu türden çalışmalarda fırçanın ya da
kalemin yerini herhangi bir ışık kaynağı alır. Bu, parlak ışıklar, fener ya da
ışık kalemleri olabilir. Yine farklı renkteki ışıklar, çizimin renk değerine
katkı sağlarlar.
Betimsel tarama modelli olan bu
araştırmada; 20. yüzyıl başından günümüze kadar bazı sanatçıların yapıtlarından
örneklere yer verilmiştir. “Işıkla nasıl çizim yapılır ya da resmedilir?”
sorusuna incelenen bu yapıtlar üzerinden cevap aranmaya çalışılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Derleme |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 26 Aralık 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 4 Sayı: 2 |
https://dergipark.org.tr/tr/pub/ijca