Postmodern concept is a concept that emerged primarily in philosophical and architectural fields in the 1960s. This concept influenced all fields of art after its emergence with its fields of architecture and philosophy. With the emergence of postmodernism and social and cultural changes, the concept of postmodernity has emerged. Along with postmodernity, modernity has begun to be criticized in all respects, as well as criticism from the intellectual point of view and the daily life practices of individuals have been criticized. In the postmodern period after 1960, artists turned to individualism. These individuality artists have led to their self-life story (autobiography) in their conceptual-based work and The artists presented the works of art to the audience with their works. It is necessary to know the autobiographies presented by the artists in order to read them more accurately. The concept of deconstruction suggests an image in which all parts of an object appear. Derrida argues that the best way to understand something is to deconstruct that thing. In addition, Derrida claims that texts contain many meanings, whether words or images. When creating a work of art, the applied wiping, smashing and shredding process are perceived as deconstructive. Postmodern sanatta birçok eserde ele alınan kavramsal temelli eserlerde, eserin dilbilimsel ve parçalanmış terimler açısından içeriği bakımından silinen eserler yeni bir alan oluşturur. In the research, it is aimed to present the autobiographical works which are formed by autobiographical memories in postmodern period after 1960, and which are deconstructed in accordence with the theory of deconstruction known about the life formal and contextual aspects of life and are chosen as autobiographically selected works as reconstruction based on the related literature. In the research, it was revealed that the artists produced works in the context of the deconstruction theory of Derrida in order to deal with their past in the works produced by the artists in the postmodern art based on their own self-life stories. In order to be able to read the postmodern autobiographical works more accurately, it is found that as well as Derrida's theory of deconstruction, artists' self-life stories are known, and it is important for the audience to interpret the work of art correctly.
1960 sonrası postmodern dönem içerisinde sanatçılar bireyselliğe yönelmişlerdir. Bu bireysellik
sanatçıları, ürettikleri kavramsal temelli işlerde kendi öz yaşam öyküsüne (otobiyografi) yönlenmesine
neden olmuş; sanatçılar hayatlarından kesitleri ve hesaplaşmaları izleyiciye sanat eseri ile sunmuştur.
Sanatçıların eserlerini daha doğru değerlendirebilmek adına onların sundukları otobiyografileri
bilmek gerekmektedir.
Yapısökme kavramı, bir nesnenin bütün parçalarının gözüktüğü, parçalanmış bir görüntüyü akla
getirmektedir. Derrida, bir şeyi anlamanın en iyi yolunun, o şeyi yapısöküme uğratmak olduğunu öne
sürmektedir. Bir sanat eseri ortaya koyarken düşünsel açıdan meydana getirilen yapı söküm işlemi
gibi, uygulanan silme, bozma ve parçalama işlemi de yapısökümcü bir tavır olarak algılanmaktadır.
Postmodern sanatta birçok eserde, içeriksel açıdan, dilsel açıdan ve parçalanan anlamında silme
işlemi uygulanan eserler yeni bir alanı meydana getirmektedir.
Bu çalışmada, 1960 sonrası postmodern dönemde otobiyografik anılardan yola çıkarak oluşturulmuş,
yaşam hakkında bilinenlere biçimsel ve içeriksel açıdan yapıbozum kuramına uygun olarak
yapıbozum uygulanan ve yeniden kurma olarak otobiyografik açıdan seçilen eserleri, ilgili literatüre
dayanarak sunulması amaçlanmaktadır. Ayrıca araştırmada, Postmodern sanatta sanatçıların kendi
öz yaşam öykülerinden yola çıkarak ürettiği eserlerde, geçmişleriyle hesaplaşmak adına Derrida’nın
Yapısöküm yaklaşımı bağlamında eserler ürettikleri, yapı bozumsal yaklaşımlarda eser ortaya
koyarken sanatçıların yalnızca biçimsel değil aynı zamanda içeriksel parçalanmalara da yer
verdikleri ortaya koyulmuştur. Postmodern otobiyografik ve yeni kurma olarak öz yaşam öyküsel
çağdaş eserleri daha doğru okuyabilmek adına Derrida’nın yapıbozum kuramını bilmek kadar,
sanatçıların öz yaşam öykülerinin de bilinmesinin, izleyicinin sanat eserini doğru yorumlayabilmesi
için önem taşıdığı bulgulanmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Temmuz 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 4 Sayı: 7 |