Minimal sanat, 1960’larda ortaya çıkmış bir akımdır. Soyut dışavurumculuğun biçime verdiği öneme
karşı bir tutum benimsemiştir. Minimal sanatın geometrik formu, kesin çizgileri, endüstriyel üretimi
ve formdaki yalınlığı en saf görünümde olma eğilimi içindedir. Kimi zaman formun yalınlığıyla rengi
birleştirir. Sanatçı kullandığı malzemenin enerjisinin dışavurumuna dikkat eder ve çalışmalarda
bütünlük algısını bozacak her tür ayrıntıyı reddeder. İzleyiciye anlatmak istediğini hikayeleştirmeden
aktarır. Akımın oluşumundan itibaren dikkatleri üzerine çekmesindeki faktörlerden biri de Rosalind
Krauss, Barbara Rose ve Michael Fried gibi döneminin en iyi sanat eleştirmenleri tarafından olumlu
veya olumsuz yönleriyle irdelenip minimalizm hakkında eleştiriler yazılmış olmasıdır. Öncü
sanatçıları Robert Morris, Donald Judd, Sol LeWitt, Dan Flavin, Larry Bell, Carl Andre ve Richard
Serra’dır. Minimal heykel izleyicisi ile etkileşimli bir ilişki kurmuş, kamusal alanda ve bulunduğu
mekânda yaşayan heykel anlayışı ile modernist sanatı reddeden formalist bir yaklaşımı
benimsemiştir. Mekânla arasında dinamik bir bağ kurarak bütünlük oluşturma düşüncesi, Robert
Morris’le hayat bulmuş ve Richard Serra ile devamlılığını sürdürmüştür. Bu çalışmada minimal
sanatın ortaya çıkışı, tarihsel gelişimi ve minimal sanat özelinde kamusal alan heykeli araştırılmıştır.
Araştırmanın zemini kamusal alanda minimal sanat uygulamalarının izleyiciyle girdiği etkileşimden
beslenip varlığını ortaya koyabilmiş olmasına dayanır. Heykelin konumlandığı mekân ile kurduğu
bağ önemli örneklerle ele alınmıştır. Maurice Merleau Ponty felsefesinde olduğu gibi izleyenin
dünyada çevresiyle sürekli ortaya çıkan bir karşılaşma içinde olduğunu ve bu karşılaşmanın da
minimal sanat bağlamında ortaya çıkışı ele alınmıştır.
Minimal Art is a movement that emerged in the 1960s, which adopted an attitude that was excessively
emotional and against the importance given to form by Abstract Expressionism. The geometric form
of Minimal Art, its precise lines, industrial production and simplicity of form tend to be in its purest
appearance. Sometimes it combines the simplicity of form with color. The artist pays attention to the
expression of the energy of the material he uses and rejects any detail that would disrupt the
perception of integrity in his works. He conveys what he wants to tell the audience without telling a
story. One of the factors that attracted attention from the beginning of the movement was that the
best art critics of the period such as Rosalind Krauss, Barbara Rose and Michael Fried were
scrutinized with positive or negative aspects and critiqued about Minimalism. Leading artists are
Robert Morris, Donald Judd, Sol LeWitt, Dan Flavin, Larry Bell, Carl Andre and Richard Serra.
Minimal sculpture has established an interactive relationship with its audience, and has adopted a
formalist approach that rejects modernist art with its understanding of sculpture living in the public
space and the place where it is located. The concept of creating integrity by establishing a dynamic
connection with the space came to life with Robert Morris and continued with Richard Serra. In this
study, the emergence of Minimal Art, its historical development and public space sculpture, in
particular, were investigated. The ground of the research is based on the fact that Minimal Art
practices in the public space were able to reveal their existence by feeding from the interaction with
the audience. The bond that the sculpture establishes with the place where it is located is discussed
with important examples. As in the philosophy of Maurice Merleau Ponty, the viewer is in a
constantly emerging encounter with his environment in the world and the emergence of this
encounter in the in the context of Minimal Art is discussed.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 6 Sayı: 13 |