The progress that has taken place through
technological developments in the field of telecommunication and communication
influences both economic and social life profoundly since it is closely related
to the information, finance, and education sectors. The study will mainly cover
telecommunications tax. Article 29 of the Law on Municipal Revenues No. 2464
regulates communication tax. Even though more than thirty years have passed
since the introduction of this law and important developments and new institutions
have been established regarding the telecommunication process, it has been seen
that these developments are not included in the scope of telecommunication
taxation and that these institutions are not taxpayers of telecommunication
tax.
Both the wording of the law and the administrative
opinions regarding the issue are that the communication tax will only be taken
from Türk Telekom. Such an interpretation is obviously contrary to Article 10
of the Constitution. The acceptance of Türk Telekom as the only taxpayer
reveals following serious contradictions;
- If this institution also offers mobile services,
whether these services will be included in the scope of tax,
- What happens when mobile service providers
provide fixed phone service,
- The situation of internet service providers using
Türk Telekom's infrastructure
Our aim is to propose a
model that is compatible with the contemporary legal principles by presenting
the current situation in terms of tax law norms.
Haberleşme ve iletişim alanındaki teknolojik
gelişmeler aracılığıyla meydana gelen ilerleme, bilişim, finans ve eğitim
sektörlerini yakından ilgilendirdiğinden hem ekonomik hem de sosyal hayatı
derinden etkilemektedir. Çalışma esas olarak haberleşme vergisini konu
alacaktır. 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun 29. maddesi, haberleşme
vergisini düzenlemektedir. Bu kanun yürürlüğe girdikten bugüne otuz yıldan
fazla süre geçmiş, ancak haberleşme süreciyle ilgili önemli gelişmelerin ve
yeni kurum ve kuruluşların kurulmuş olmasına rağmen, bu gelişmelerin haberleşme
vergisi kapsam ya da konusu içine alınmadığı ve haberleşme vergisi mükellefi
yapılmadığı görülmüştür.
Gerek kanunun lafzı ve gerekse konu ile ilgili
idari görüşler, haberleşme vergisinin sadece Türk Telekom’dan alınacağı
yönündedir. Böylesi bir yorumlama şekli ise Anayasa’nın 10. maddesine açık
aykırılık taşımaktadır.
Mükellef olarak sadece Türk Telekom’un kabul
edilmesi;
- Bu kurumun mobil hizmet de sunması halinde bu
hizmetlerin vergi kapsamına girip girmeyeceği,
- Mobil hizmet sunucularının sabit telefon hizmeti
vermeleri halinde ne olacağı,
- Türk Telekom’un altyapısını kullanan internet
servis sağlayıcılarının durumunun ne olacağı konularında ciddi çelişkiler
ortaya çıkarmaktadır.
Amacımız, vergi hukuku
normları açısından mevcut durumu ortaya koyarak konu hakkında çağdaş hukuk
ilkelerine uygun bir model önerisinde bulunmaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Ekonomi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Temmuz 2016 |
Gönderilme Tarihi | 8 Haziran 2017 |
Kabul Tarihi | 23 Mart 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 |
________________________________________________________________________________________________________________________
Content on this site is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International license.