Vergilendirmede tarafsızlık
ilkesi en genel tanımıyla, vergi sisteminin; mükellefin kararı üzerinde etkisinin
minimum seviyede tutulması ve her mükellef için aynı şekilde oluşturularak
uygulanmasıdır. Mükellefin kararı üzerinde minimum etkisinin olması, seçim
özgürlüğü teorisi ile; her mükellef için aynı şekilde uygulanması ise eşitlik
ilkesi ile yakından ilişkilidir. Bu nedenle, eşitliği bozucu ve mükellefin
kararları üzerinde etki yaratıcı vergi uygulamaları, tarafsızlık ilkesinden
sapma oluştururlar.
Küreselleşme sonucu
hareketlenen ve vergiye duyarlı hale gelen uluslararası sermaye yatırımları
bakımındanvergi sonrası getiri oranları farklılaştığında (Furman, 2008:9) bu
ilke daha önemli bir hal alır. Bunun nedeni böyle bir durumda mükellefin sermayesi
için yatırım yerini ve türünü belirlerken vergiyi bir etken olarak
düşünmesidir. Devletler yatırımcıları etkilemek için vergi sistemlerini bir
faktör olarak kullanma eğilimi içindedir. Bu eğilime hukuki bir sınır çizilmesi
ve devletlerin bu sınır içinde kalmasının sağlanması uluslararası vergi hukukunun
en önemli konularından birini oluşturur. Günümüzde devletler ekonomik istikrar
ve büyüme hedefleri doğrultusunda mobilitesi üst seviyede olan sermayeye büyük
önem vermektedirler. Bu bağlamda yabancı sermayeyi çekmek kadar, yerli
sermayeyi elde tutmak da devletlerin hedefi haline gelmektedir. Bu durumun
hukuk bilimini ilgilendiren yönü ise, birinci olarak;uygulamaların ayrımcılık
yasağı kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği noktasında kendini
gösterir. Hukukun konuya dair bir diğer ilgi noktası ise, devletlerin ticari
hayata keyfi müdahalesinin ve ayrımcılık oluşturan uygulamalarının sınırını
belirlemektir. Günümüzde devletlerin egemenlik yetkileri sınırsız kabul
edilmez. Devletler çoğu zaman bu kabülü kendilerini anlaşmalar yoluyla
sınırlayarak ve bu sınırı kayıt altına alarak ortaya koyarlar. Bu bakımdan devletlerin
yükümlülüğü salt bir ulusal hukuk sistemine bağlılık değil; uluslararası hukuk
ilkelerine ve taraf olunan anlaşmalara da uygun davranma yükümlülüğü olarak
ortaya çıkar. Devletler vergi aracılığıyla uluslararası sermaye hareketlerine
müdahalede bulunduklarında, bu müdahalenin sınırı da gerek iç hukuk sistemi ile
gerekse uluslararası hukukun ilkeleri ve taraf olunan anlaşmalarla belirlenir.
İşte bu sınırın belirlenmesinde kullanılacak ölçütlerin tespiti uluslararası
vergi hukukunun konularından ve amaçlarından birini oluşturur.
Çalışmanın amacı, mükellefin seçim özgürlüğü ışığında
ve eşitlik ilkesi çerçevesinde vergi sistemlerinin sermaye yatırımları
üzerindeki etkisinin ve devletlerin ticari hayata müdahale etme sınırının incelenmesidir.
Böyle bir incelemenin uluslararası sermaye hareketleri bakımından sermaye ihraç
tarafsızlığı ve sermaye ithal tarafsızlığı olarak iki görünümü ortaya çıkar. Çalışmanın diğer bölümünde ise
ilkenin hukuk düzenlemeleri karşısındaki konumu; ilkeye uyum ve ilkeden
sapmalar ele alınacak ve bu çerçevede OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma
Örgütü), Avrupa Birliği (AB) ve Türkiye bakımından mevcut durum, hukuki
düzenlemeler ve yaklaşımlar irdelenecektir. İlkeden sapma durumlarının haklı
nedeni ve düzenlemelerin bu amaca uygunluğu da çalışmada tartışılacak olan
konulardandır. Bu tartışmanın nihai hedefi ise, uluslararası sermaye üzerinde
vergi sistemlerinin etkisinin hukuken kabul edilebilir olabilmesi için nasıl
bir hukuki sınır çizilmesi gerektiğine dair bir fikir üretmektir. Bunun
gerçekleşebilmesi için ise ilk yapılması gereken tarafsızlık ilkesinden sapma
durumlarının haklı nedenlerini araştırarak, korumanın ölçülü olup olmadığının
tespit edilmesidir.
Vergi Tarafsızlığı İlkesi Sermaye İhraç Tarafsızlığı Sermaye İthal Tarafsızlığı
The tax policies which
states follow with regard to developing technology and capital investments with
raising mobility due to globalism are need to be discussed in its legal basis.
The principle of tax neutrality has the aim of being legal foundation for these
policies. According to this, the
neutrality principle in taxation of international capital investments is
provided with two measures, namely; not effecting the investment decision and
not discriminate between investments. In this paper, initially focused on the
conceptual framework and the foundations of the tax neutrality principle and
later capital export neutrality and capital import neutrality are considered
and explained with regard to international capital movements. Moreover,
conformity and diversion to the principle of the current situation and
regulations in OECD, EU and Turkey are examined.
Tax Neutrality Capital Export Neutrality Capital Import Neutrality
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Ekonomi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Eylül 2017 |
Gönderilme Tarihi | 11 Temmuz 2017 |
Kabul Tarihi | 15 Ekim 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 2 Sayı: 1 |
________________________________________________________________________________________________
Content on this site is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International.
________________________________________________________________________________________________