Fotoğraf, sinema, televizyon ve
internet gibi iletişim teknolojilerinin gündelik yaşamımıza dâhil olmasıyla,
yaşamımız giderek imajlarla temsil edilmeye başlandı. Bu dijitalleşen imajlar,
zamanla gerçeklerinden daha etkileyici ve algıları dönüştürücü bir işlev
kazandı. Hatta inşa edilen bu imajlar, gerçeklerin yerini alarak gerçekliğin
yeniden kurgulanmasında önemli görevler üstlendi. İmajların belli bir bağlam içinde tasarlandığı
ve dolaşıma sokularak bir meta ve güç unsuru olarak kullanıldığı en önemli
mecralardan biri olan sinema, zamanla ülkelerin diğer ülke ve kendi
vatandaşlarıyla olan ilişkilerinde bir yumuşak güç aracı olarak etkin bir
şekilde kullanılmaya başlandı. Kendi kültürünü ve ideolojisini hem kendi insanına
hem de diğer ülke insanlarına sevdirme, hayranlık uyandırma ve gündem yaratma
ve algıları yönlendirme konusunda sinemayı bir yumuşak güç unsuru olarak
kullanan en önemli devletlerden biri ABD’dir. Amaçlı örneklem yöntemi
bağlamında çeşitli filmleri ele alan bu çalışma ABD’nin, kamu diplomasisi
faaliyetlerinde bir yumuşak güç unsuru olarak Hollywood sinemasını nasıl
kullandığına, bellekleri ve algıları dönüştürmeye yönelik imaj ve söylem
yönetimine odaklanmaktadır.
With the inclusion of
communication technologies such as photography, cinema, television and the
internet in our everyday lives, our lives have been increasingly being
represented by images. These digitized images, over time, were more impressive
than their realities and gained a perceptive transformative function. These
images, even constructed, have taken on important tasks in reestablishing the
reality by taking reality. The cinema, which is one of the most important media
in which images are designed in a certain context and used as a commodity and
power element by circulation, has gradually started to be used effectively as a
soft power tool in the relations of the countries with the other country and its
own citizens. One of the most important states that use cinema as a soft power
element in favoring, cultivating, fostering an agenda and perceiving its own
culture and ideology both to its own people and to the people of other
countries is the United States. This study focuses on the management of images
and discourse on how to use Hollywood cinema as a soft power element in public
diplomacy activities, to transform memories and perceptions.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Temmuz 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 |
Bu eser Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.