الغاية الأساسية للمتصوفة هي نيل رضا الله، والوصول إليه، ومشاهدته، ولذلك يُمارَس السلوك. لقد تبنى المتصوفة موقفًا زاهدًا تجاه الدنيا من أجل الوصول إلى الجنة ورؤية جمال الله، ووجهوا كل جهودهم نحو رضا الله. وبسبب هذا التفكير، زهدوا حتى في الجنة نفسها، لأنها نعمة من نعم الله، والمطلوب الحقيقي هو الوصول إلى صاحبها. وقد تشكلت تفسيراتهم للجنة حول محاور الرضا، والتسليم، والمحبة. وعلى الرغم من أن أفكارهم تتفق مع عقيدة أهل السنة، إلا أن حالات الشوق والاستغراق الإلهي التي عاشوها أحيانًا جعلت تعبيراتهم تبدو غامضة، مما أثار الجدل والنقد. وقد وجه علماء الظاهر انتقادات وردودًا على هذه المسائل. ومع ذلك، عند مقارنة هذه التعبيرات بأفكارهم الأخرى أو تقييمها استنادًا إلى الأدلة النقلية والعقلية، يمكن ملاحظة أن ما قيل غالبًا ما يكون معقولًا. في هذه المقالة، سيتم دراسة تفسير المتصوفة للجنة في هذا السياق من خلال تسليط الضوء على الكلاسيكيات الصوفية ومقارنتها بآراء التخصصات الأخرى
The ultimate goal of the Sufis is to attain Allah’s pleasure, draw closer to Him, and behold His divine essence (dhāt al-ulūhiyyah). In the Sufi orders, sayr u sulūk is undertaken for this purpose. Mystics adopt an ascetic attitude towards the world in their quest to reach Paradise and behold Allah’s beauty (jamālullāh), directing all their efforts towards attaining divine pleasure (riḍā al-ilāhiyyah). Indeed, they have even demonstrated a form of detachment from Paradise itself, recognizing it as one of Allah’s blessings and emphasizing the necessity of seeking the Creator over His creation. Their interpretations of Paradise are shaped around the axes of divine pleasure, surrender, and love. Although the Sufis' interpretations of Paradise align with Sunni theology, their expressions, influenced by states of divine ecstasy and spiritual intoxication (shawk and istighrāq), sometimes appear ambiguous. This ambiguity has led to debates over their intended meanings and even prompted criticism. Notably, scholars whom the Sufis refer to as "zāhir ʿulamāʾ" have criticized and refuted these mystical expressions. However, when analyzed in light of other Sufi ideas and assessed through both scriptural (naqlī) and rational (ʿaqlī) evidence, these expressions are generally found to be reasonable. Moreover, it should be acknowledged that such contested statements are often uttered not during ordinary times but in moments of divine ecstasy and spiritual intoxication. Thus, they must also be understood within the context of emotional overflow. In this article, we will examine the Sufi interpretations of Paradise through the lens of classical Sufi literature and compare them with perspectives from other disciplines.
Mutasavvıflar cennete ve cemâlullaha kavuşmak için dünyaya karşı zâhitçe bir tavır içinde olmuşlar ve tüm gayretlerini rızâ-i ilâhiyyeye yöneltmişlerdir. Hatta bu düşünce nedeniyle cennetten dahi zâhid olmuşlardır. Çünkü cennet Allah’ın nimeti olup asıl sahibine kavuşmak gerekir. Onların cennetle ile ilgili yorumları da rıza, teslimiyet ve aşk ekseninde şekillenmiştir. Sûfîlerin cennet yorumları Ehl-i Sünnet kelamına uygun olmakla beraber bazen yaşadıkları ilâhî şevk ve istiğrak halleri söylemlerinde müphemlik arz etmiş, ne demek istedikleri tartışılmış ve hatta bazı tenkitlere sebep olmuştur. Özellikle sûfîlerin zahir ulemâsı diye niteledikleri âlimler bu hususlara eleştiri ve reddiyelerde bulunmuştur. Ancak sûfîlerin bu söylemlerinde işaret dilini kullandıkları ve söylemleri diğer fikirleriyle kıyaslandığında veya naklî ve aklî delillerle değerlendirildiğinde, ifade edilmek istenenin genellikle makul olduğu rahatlıkla görülebilecektir. Bununla beraber, eleştirilen söylemlerin sıradan zamanlarda değil; bir şevk ve istiğrak hâliyle, yani duygu taşkınlığı içinde dile getirilmiş olabileceği de göz ardı edilmemeli ve bu bağlamda değerlendirilmelidir. Makalemizde mutasavvıfların bu eksende cennet yorumu tasavvuf klasikleri özelinde incelenecek ve diğer disiplinler ile mukayese edilecektir.
Çalışmanın tüm süreçlerinin araştırma ve yayın etiğine uygun olduğunu, etik kurallara ve bilimsel atıf gösterme ilkelerine uyduğumu beyan ederiz.
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | Tasavvuf |
| Bölüm | Makaleler |
| Yazarlar | |
| Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2025 |
| Gönderilme Tarihi | 21 Mayıs 2025 |
| Kabul Tarihi | 23 Haziran 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Sayı: 14 |