As in every branch of Islamic sciences, narrations have a great place in the science of tafsir. However, when the corpus of classical tafsir is examined, it is seen that there is not as much script-text criticism about the narrations. In today’s Turkey, the situation is not different in the academy of tafsir. Any approach to the direct acceptance or rejection of a narration that has not been criticized leads to wrong results. An example of this situation is Surah Sad 31-33. it is seen in the comments made to the verses. As a result of using the narrations without criticism and taking them to the center as much as necessary, the overwhelming majority of Mufassirs were able to say: “While he was spending time with his horses, Prophet Sulaiman (pbuh) forgot to pray, confessed this attitude and cut off the neck and legs of his horses, which he thought was the reason for this, only to turn to Allah.” Another factor that leads the mufassirs to this conclusion is that they do not approach the concepts in the Qur’an sufficiently in the center of the Qur’an. However, the Qur’an ascribes meanings that are not in the Arabic language and custom to some concepts, and highlights only one meaning of some multiple-meaning concepts. When the aforementioned verses and narrations are approached with these considerations, it can be seen that the result to be achieved is completely different.
İslâmî ilimlerin her dalında olduğu gibi tefsir ilminde de rivâyetlerin büyük bir yeri vardır. Fakat klasik tefsir külliyatı incelendiğinde, rivâyetler hakkında gerektiği kadar sened-metin tenkidinin yapılmadığı görülmektedir. Günümüz Türkiye’si tefsir akademisinde de vaziyet farklı değildir. Tenkidi yapılmayan bir rivâyetin, doğrudan kabulü ya da reddine yönelik her yaklaşım yanlış sonuçlar doğurmaktadır. Bu durumun bir örneği Sâd sûresi 31-33. âyetlere getirilen yorumlarda görülmektedir. Rivâyetlerin, gerektiği ölçüde tenkit edilmeden ve merkeze alınarak kullanılması sonucunda müfessirlerin kahir ekseriyeti şunları söyleyebilmiştir: “Hz. Süleymân (as) atlarıyla vakit geçirirken namaz kılmayı unuttu, bu tutumunu itiraf etti ve yalnızca Allah’a yönelmek için buna sebep olduğunu düşündüğü atlarının boyun ve bacaklarını kesti.” Müfessirleri bu sonuca götüren diğer bir etken ise Kur’ân’da geçen kavramlara yeterince Kur’an merkezli yaklaşmamalarıdır. Halbuki Kur’an, kimi kavramlara Arap dili ve örfünde olmayan manalar yüklediği gibi kimi çok anlamlı kavramların yalnızca bir anlamını öne çıkarmaktadır. Söz konusu âyet ve rivâyetlere bu mülahazalarla yaklaşıldığında, ulaşılacak sonucun bambaşka olduğu görülebilmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: 7 |