Teodise ya da kötülük sorunu ilahiyatla felsefenin ortak ilgisine konu olmuştur. Yine iman akdinin akılla uygunluğu, ilişkisi ya da ilişkisizliği de aynı şekilde ilgili disiplinlerde ele alınmıştır. Çözümlemelere bakıldığında fideist bir yaklaşımla imanın akılla ilişkisinin olmayacağını savunanlar olduğu kadar imanla aklı ilişkilendirip bu iki kavramı alternatif değil de birbirini tamamlayan parçalar şeklinde takdim eden yaklaşımlar da mevcuttur. Leibniz de ikinci yaklaşıma yakın duranlardan birisidir. Ayrıca kendisinin Hıristiyan kültür çevresinde ve hinterlandında yetişen birisi olduğu hatırlandığında söz konusu kültür çevresinde yetişen bir kişinin imanla aklın uygunluğu tezini savunması kayda değer görülmelidir. Bu çalışmada yazarın akılla imanın uygunluğuna dair tespitlerinin tutarlılığı ve anlamlılığı ele alınıp değerlendirilecektir. Leibniz’in eserinde fazla sayıda teolog, filozof, felsefi ekol ve eserlere atıflar dikkat çekmektedir. Bu, yazarın literatürü ve üzerinde yürütülen tartışmaları iyi takip ettiğini göstermektedir. Eserde yer verilen kimi tartışmaların bizim geleneğimizde de yürütüldüğü hatırlandığında diğer kültürlerde de benzer konuların ele alındığı ve tartışıldığı anlaşılmaktadır. Leibniz’in yaklaşımlarına bakıldığında kimi zaman fideist kimi zaman agnostik ve kimi zaman da rasyonal tutum takındığı görülmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kelam |
Bölüm | Kitap Tanıtımları |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 16 Ekim 2024 |
Kabul Tarihi | 31 Aralık 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 22 |