Biri ya da birilerinin yerine karar verme, eylemde bulunma şeklinde tanımlanabilen siyasal temsil kavramının, birden çok anlamı vardır. Bu anlam kargaşası ise tarihsel süreçte siyasal temsilin farklı evrelerden geçmesinden kaynaklanmaktadır. Nitekim aydınlanma öncesi dönemde mutlak olan dindi. Haliyle siyasal temsil, din eksenli bir kavram olarak karşımıza çıkmaktaydı. Aydınlanma döneminde ise mutlak olanı belirleyen “din”in yerini “evrensel akıl” aldı. Aydınlanma sonrası döneme gelindiğinde, artık mutlak doğrunun olmadığı, her şeyin izafi olduğu bir anlayış hâkim olmaya başladı. Artık temsil kavramını evrensel akıl bireye göstermiyor aksine birey zihin dünyasında sorgulayarak bu kavramı şekillendirmeye başlıyordu.Türkiye için temsil algısındaki değişim, Cumhuriyet’in kuruluşu ile başladı. Bu Cumhuriyet batı modernleşmesinin temel parametreleri üzerine yoğunlaştı. Evrensel akıl merkez akıl bireyin nasıl ya da ne konuşacağını, giyineceğini, inanacağını, yazacağını, yaşayacağını, düşüneceğini belirleme yetkisinin kendinde olduğunu iddia ediyordu. Bu argümanın Özal’la çatladığı ve AK Parti hareketiyle yavaş yavaş kutsal olanın, dokunulmaz denilenin sorgulanmaya başlamasıyla, kırıldığı görülmektedir. Yani siyasal temsilin ne ya da nasıl olduğunu belirleyen evrensel akıl yok olmuş, artık siyasal temsil birey yorumuyla şekillenmeye başlamıştır.Bu çalışmada, bireyin siyasal kavramları şekillendirdiği, tanımladığı, merkeze bu tanımlamayla yön verdiği bir dönemde, Van halkı için siyasal temsilin ne ifade ettiği, nasıl olması gerektiği, temsilcilerin kime ve neye karşı sorumlu oldukları gibi konular, araştırma kapsamının izin verdiği ölçüde tetkik edilmiştir
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Temmuz 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 Sayı: 4 |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.