The
most important and ever-continuing trouble faced by Islam ummah after the death
of Prophet Mohammad is caliphate. In historical process, the Shia complicated
the matter by making caliphate a subject of faith. According to the Shia, the
caliphate of Ali was determined by nass and there are dozens of verses
confirming this fact. Especially Shia of Imamiyyah, doesn’t only advocate that
the caliphate Ali’s right after the Prophet Muhammad, they also embark upon
constraining glosses which dedicate a lot of verses of Qur’ân to Ali. In this
context, they make comments that bring Prophet Mohammad and companions under
suspicion. Sunni commentators say that the caliphate wasn’t designated by any
verses or hadiths and they criticize the verses glossed as allocated to Ali.
Additionally, they say that the historical event righted the caliphate Abu
Bakr. Abu Bakr had been the imam of companions when prophet was alive, and Omar
proved this event and emphasized Abu Bakr’s merit. Moreover, the sunni
commentators criticize the Shia’s discredit for Abu Bakr and companions
although there are a lot of verses that aggrandize Abu Bakr. This article aims
to analyze mentioned events. The result is tried to be reached whether the
Sunni commentators’ interpretation is appropriate to accurate narratives, and
that the opinion which Shia infer the verses out of meaning world for bigotry
of sect and dicredit for Abu Bakr, and Shia causes companions to seem incorrect
when they want to aggrandize to Ali.
Hz.
Peygamber’in (a.s) vefatından sonra İslam ümmetinin yüzleştiği en önemli ve
etkisi hala devam eden sorunu hilâfettir. Tarihsel süreçte Şia, hilâfet/imâmeti
iman konusu yaparak meseleyi daha girift bir hale sokmuştur. Şia’ya göre Hz.
Ali’nin hilâfeti nass ile tayin edilmiş bir olgudur ve bunu teyit eden onlarca
âyet vardır. Hassaten İmamiyye Şia’sı, Hz. Peygamber’den (a.s) sonra hilâfetin
Hz. Ali’nin hakkı olduğunu savunmakla yetinmemiş, Kur’ân’ın birçok âyetini
hilâfete ve Hz. Ali’ye inhisar ettirmek gibi bir zorlama te’vile girişmiştir.
Bu bağlamda Hz. Peygamber’i (a.s) ve ashabı da zan altında bırakacak yorumlar
yapmıştır. Sünnî müfessirler ise
hilâfetin herhangi bir âyet yahut hadis ile tayin edilmediğini söylemiş ve Hz.
Ali’ye münhasır olduğu şeklinde yorumlanan çoğu âyetin Hz. Ali’ye tahsisle
tahdit edilmesini eleştirmiştir. Mamafih, tarihsel vakıanın Hz. Ebû Bekir’in
hilâfetinin haklılığını gösterdiğini söylemişlerdir. Hz. Ebû Bekir Hz.
Peygamber (a.s) hayatta iken ashaba imamlık yapmış, Hz. Ömer de bu hakikat ile
istişhad edip onun hilâfete liyakatini vurgulamıştır. Sünnî müfessirler
zikredilen hususların yanı sıra Hz. Ebû Bekir’i tafdil eden âyetler olmasına
rağmen Şia’nın onu ve ashabı tahkir ve hatta tekfir etmesini tenkit
etmişlerdir. Bu makale, mezkûr olguları tavzih etmeyi amaçlamaktadır. Sünnî
müfessirlerin söylemlerinin tarihsel vakıa ve sahih rivâyetler ile mutabık olup
olmadığı; Şia’nın mezhep taassubu ile bazı âyetleri anlam dünyasının dışına
çıkarmaya çalıştığı ve Hz. Ali’yi tafdil etmeye çalışırken haksız bir şekilde
ashabı tahkir ettiği görüşü tahlil edilmeye çalışılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2018 |
Gönderilme Tarihi | 11 Eylül 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Sayı: 50 |