Temel hedefleri seçimleri kazanarak devleti yönetmek olan siyasi partilerin, anayasal ve yasal düzenlemelere uymaları beklenir. Bu düzenlemelere aykırı davranan siyasi partilere uygulanacak yaptırımların, siyasi hakların sınırlandırılması sonucunu doğuracak olması sebebiyle, ölçülülük ilkesinin alt ilkeleri olan orantılılık ve elverişlilik ilkeleri ile uyumlu olması oldukça önemlidir. Bu yaptırımlardan olan Anayasa Mahkemesi’nin siyasi partilere ihtarda bulunması, anayasal düzenlemeye konu olmaması başta olmak üzere bazı gerekçelerle anayasaya aykırılığı ifade edilse de, “siyasi partilerin kapatılması” veya “siyasi partilere devlet yardımı” konuları gibi akademik çalışmalara sık konu olan alanlardan olmamıştır. Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu çalışmalarının gündemde olduğu bir süreçte ihtar yaptırımı konusunun, Anayasa Mahkemesi kararları ışığında ortaya konulmasının faydalı olabileceği düşüncesi çalışmanın hareket noktasını oluşturmuştur. Çalışmada ihtar yaptırımının yasal dayanakları, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi karar süreci, ihtar yaptırımının niteliği, ihtar yaptırımın anayasaya uygunluğu, ihtar başvurusu süreci sonunda verilen karar türleri, ihtar başvurularının karara bağlanma süreleri ele alınmıştır. Ayrıca ihtar başvuruları konu esaslı sınıflandırmaya tabi tutularak Anayasa Mahkemesinin yaklaşımı incelenmiştir.
Siyasi parti ihtar Anayasa Mahkemesi ölçülülük ilkesi yargıtay cumhuriyet başsavcısı
Political parties, whose main objective is to rule the state by winning elections, must comply with constitutional and legal regulations. Since the sanctions to be applied to political parties that act contrary to these regulations will result in the limitation of political rights, it is very important that they must comply with the
principles of proportionality and availability. Although “the closure of political parties”
or “state aid to political parties” are among the topics that are frequently subject
to academic studies, the issue of “warning”, which is often stated to be unconstitutional
because of that it is not subject to constitutional regulation, has not been
the subject of academic studies at the same level. The starting point of the study
was the idea that it may be beneficial to evaluate the issue of warning sanction in
the light of the Constitutional Court decisions in a process where the Constitution
and the Law of Political Parties are on the agenda. In the study, the legal bases of
the warning sanction, the decision process of the Constitutional Court upon the
application of the Chief Public Prosecutor of the Supreme Court of Cassation, the
nature of the warning sanction, the constitutionality of the warning sanction, the
types of the decision given at the end of the warning application process, the time
period for the decision of the warning applications were discussed. In addition, the
approach of the Constitutional Court has been examined by subjecting the warning
applications to subject-based classification.
Political party warning constitutional court principle of proportionality chief public prosecutor of the supreme court of cassation
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Kamu Hukuku |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 8 Sayı: 1 |