Yazınınhenüz icat edilmediği dönemlerde, insanlar gelenek, örf ve adetlerini gelecek nesillere aktarmak için bazı yöntemlergeliştirmişlerdir. Kültür aktarımının bir yolu ise şiirdir. Şiir kültürü edebiyatımızın ayrılmaz bir bölümü olarak hayatiyetini ve canlılığını sürdürmektedir. Şiir nesir kadar önemlidir. Arapçada, Türkçede ve her dilde şiir divanları oluşturulmuştur. Şiirin en önemli özelliği az sözle çok mana ifade etmektir. Bunun yanında şiirde yazım farkları olduğu açıktır. Bu farklar şiiri yazan, şaire o şiiri yazma hissini veren ortam ve şartlardan kaynaklanmaktadır. Milli Şairimiz Mehmet Âkif’in şiirleri de bahsedilen sebeplerden etkilenmiştir. Onun bazı şiirlerinde de ilk etapta maksadını aşmış gibi görünen mısraları vardır. Bu mısraları tek tek ele alıp, yazıldıkları ortamı, şairin o andaki halet-i ruhiyesini ve yazdıran bütün sebepleri göz önünde tutarak inanç açısından değerlendirmek gerektiğini düşünüyoruz. Çalışmamızda ise bu tür şiirlerin veya deyimlerin belagat ilminde, edebiyatta ve hatta tasavvufta terimsel bir adı var mıdır, varsa nedir, başkaca örnekleri mevcut mudur, sorularına cevap aramak ve Âkif’in, maksatları ve hedefleri aynı olan iki gurubun arasında yaptığı, genel olarak halk arasında pek hoş karşılanmayan “Teşbih-i Maklûb” belagat ilmi çerçevesinde ve kelam ilmi açısından izah etmek istiyoruz
The man developed some methods in order to transfer the tradition, custom and conventions to the next generations in the periods when the writing was not just invented.. Another way to transfer the culture is the poetry. The poetry culture sustains its vitality and liveness as an inseparable part of our literature. The poetry councils were made in Arabic, Turkish and each language in currency. The poetry’s most important feature is to state many things with a few words. Namely, it is seen that the one which is stated in a few verse takes the pages if we write it as the prose. Moreover, it is clear that the poetry has the writing differents. These differences raise from the poetry’s poet, the setting and conditions which give the writing feeling to the poet. Mehmet Âkif’s poetries, who is our national poet, got their share from the aforementioned reasons. There are the verses on some of his poetries that they seem firstly to be more than their purpose. We think that it is necessary to evaluate the verses as considering all of them one by one, in consideration the setting that they were written, the poet’s mood on the time and all the reasons to write in terms of the faith. We want to seek an answer for the questions whether this kind of poetries or idioms has got a terminological name in the rhetoric science, literature and even in the sufism, what it is if it is available, whether there are another samples and to explain “ Teşbih-i Maklûbu”, that Âkif made it between two groups with the same purposes and goal and which was not approved well among the public, within the framework work of rhetoric science in our study
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Mayıs 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 4 Sayı: 1 |