Zeydî-Selefî çizgiyi benimseyen İbnü’l-Vezîr doğru dinî düşüncenin Yunan düşüncesine kadar uzanan felsefî kabullerle değil temelde Kur’an’ın ve sünnetin delilleriyle mümkün olacağını savunmuştur. Öncelikle Kur’an’a dayalı bilgi anlayışı İbnü’l-Vezîr’i Kur’an’ın nasıl doğru anlaşılabileceği sorunuyla karşı karşıya bırakmıştır. O, Îsârü’l-hak kitabında “Doğru Tefsirin Yöntemi Hakkında Rehber” başlığı altında mezkûr soruna dair derli toplu bir tefsir yöntemi önerisinde bulunmuştur. Bu makalenin amacı ise İbnü’l-Vezîr’in önerisini deskriptif yöntemle ortaya koymak, bunu, bir yandan tefsir disiplininin genel birikimi, diğer yandan da takip ettiği düşünce tarzının kurucu ve önemli isimleri olan Ahmed b. Hanbel, İbn Teymiyye ve İbn Kayyim el-Cevziyye gibi isimlerin düşünceleriyle mukayese edip açıklayıcı ve yorumlayıcı yöntemle incelemektir. O, bu önerisinde tefsiri rivayet ve dirayet olmak üzere ikiye ayırmıştır. Rivayet sürecinde dikkat edilecek hususları belirttikten sonra dirayet tefsirini de yedi aşamaya hasretmiştir. Haklarında belli bir epistemik kabulün belirlenmesi gerektiğini düşündüğü temel Kur’an kavramlarını ilk sıraya yerleştirmiştir. Daha sonra epistemik hiyerarşiye Kur’an, sünnet, sahabe kavli, dil bilgisi ve mecaz problemini dahil etmiştir. İbnü’l-Vezîr son olarak hakkında sahih bir delilin bulunmadığı ve müfessirlerin ihtilaf ettiği durumlarda ne yapılacağından bahsetmiştir. Ona göre bu aşamalara göre yapılan tefsirler Kur’an yorumunda doğru bilgiye ulaştıracaktır.
Ibn al-Wazīr, who adopted the Zaydī-Salafī line, argued that correct religious thought would be possible through the evidence of the Qur’ān and the Sunnah not through philosophical assumptions dating back to Greek thought. His understanding of knowledge, based primarily on the Qur’ān, confronted Ibn al-Wazīr with the problem of how to understand the Qur’ān correctly. In his book, Īs̱ ār al-ḥaqq, under the subtitle “Guidance on the Method of Correct Exegesis” he proposed a method of tafsīr that addresses this problem. The aim of this article is to present Ibn al-Wazīr’s proposal in a descriptive and interpretive way by comparing it with the general sources of the discipline of tafsīr, on the one hand, and with the thoughts of the founding and important names of the style of thought he followed such as Ahmad b. Hanbal, Ibn Taymiyya, and Ibn Qayyim al-Jawziyya on the other. In this proposal he divides tafsīr into two categories: riwāyah (narration-based tafsīr) and dirāyah (opinion-based tafsīr). After specifying the issues to be considered in the process of riwāyah, he also categorized the tafsīr of dirāyah into seven stages. He placed the basic Qur’an concepts, about which he thought that a certain epistemic acceptance should be determined, in the first place. He then included the Qur’ān, the Sunnah, the tradition of the Companions, grammar, and the problem of metaphor in the epistemic hierarchy. Finally, Ibn al-Wazīr explained what to do in cases where there is no authentic evidence and the commentators disagree. According to him, exegesis according to these stages will lead to the correct knowledge in the interpretation of the Qur’ān.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Tefsir |
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Ocak 2025 |
Gönderilme Tarihi | 11 Eylül 2024 |
Kabul Tarihi | 28 Ekim 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Sayı: 53 |