Çalışma yaşamında istihdamın ve üretimin yapısında meydana gelen değişimler, emeğin farklı bağlamlarda değerlendirilerek yeni kavramlar çerçevesinde tartışılmasına neden olmuştur. Bu kavramlardan biri de duygusal emektir. Özellikle hizmet sektörünün gelişimi ve müşteri odaklılığın ön plana çıkmasıyla gündeme gelen duygusal emek, çalışanların yalnızca fiziksel ve zihinsel emeklerini değil; duygularını da işin gerektirdiği şekilde kullanmalarını ve işverenlerin de aynı şekilde çalışanlarından doğrudan ya da dolaylı biçimde böyle bir talepte bulunmalarını ifade etmektedir. “Duyguların ticarileşmesinden” bahsederek duygusal emek kavramını ilk kez kullanan sosyolog Arlie Russell Hochschild (1983) olmuştur. Sonraki yıllarda “maddi olmayan emek” kavramı üzerinden, otonomist Marksistler Michael Hardt ve Antonio Negri ise maddi olmayan emek pratiklerinin kişiler arası iletişim ve ilişkilerdeki yönüne atıfta bulunan “duygulanımsal emek” kavramını ortaya atmışlardır. Literatürde her
iki kavram zaman zaman birbirleri yerine kullanılsa da, çıkış noktaları ve kapsamları bakımından farklılaştıkları görülmektedir. Ancak her ikisi de duygusal/duygulanımsal emek gerektiren işlerde kadın işgücünün yoğun biçimde görülmesi sebebiyle toplumsal cinsiyet tartışmaları bağlamında öne çıkmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Haziran 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 3 Sayı: 5 |