Turkish Press Union (TPU) was founded at 1939, to institutionalize the journalism sector in Turkey. The most fundamental professional rights for the journalists, such as obligation for a written agreement with the journalists in 3 months maximum, paid vacation, ordering compensation for the journalist who is fired were listed at The Press Union Law (PUL). However, as these rules did not have any sanction, they were realized only as advice by the owners of the newspapers and magazines. The aim of this article is, first of all, to reveal the attemps which were done by TPU to improve the working conditions of journalists between 1939 and 1946 and to search for an answer to the question of why these attemps were unsuccesful. In this article it is also investigated which professional and social rights of the journalists have been carried into Press Labor Law from Press Union Law. In this article, mainly first hand documents which are related with TPU were used. It can be said that the most significant finding of this study is to find out that the majority of the journalists did not benefit from the most fundamental rights which were in PUL such as written agreement, paid vacation or compensation for the journalist who is fired, and they were employed without any certain rules or principles as the bosses wanted, like today.
Turkish Press Union Commission of Representatives Press Labour Law
Türk Basın Birliği (TBB) Türkiye’de gazetecilik mesleğini kurumlaştırmak amacıyla 1939’da kurulmuştur. Basın Birliği Kanunu’nda gazetecilerle en geç 3 ay içinde yazılı mukavele yapılması, ücretli izin ve işten çıkarılan gazeteciye tazminat ödenmesi gibi gazeteciler için en temel mesleki haklar da sıralanmıştır. Ancak bu hükümler, yaptırımları olmadığı için, gazete ve mecmua sahiplerince birer tavsiye gibi görülmüştür. Bu makalenin amacı öncelikle TBB’nin 1939–1946 arasındaki 7 yıllık faaliyet döneminde gazetecilerin çalışma koşullarını iyileştirmek için hangi çalışmaları yaptığını ortaya çıkarmak ve bu çalışmaların neden başarısız olduğu sorusuna yanıt aramaktır. Makalede ayrıca, Basın Birliği Kanunu’ndaki gazetecilerin mesleki haklarından hangilerinin 1952’de çıkarılan ve halen yürürlükte olan Basın İş Kanunu’na taşındığına bakılmıştır. Makalede ağırlıkla TBB’nin çalışmalarıyla ilgili birinci el belgelerden yararlanılmıştır. Makalenin en önemli bulgusunun, gazetecilerin çoğunluğunun, 1939–1946 yılları arasında, aynen bugün olduğu gibi, Basın Birliği Kanunu ile kendilerine tanınan yazılı mukavele, ücretli izin ve işten çıkarıldığında tazminat gibi en temel mesleki haklardan yararlanamamış ve hiçbir kayda ve şarta tabi olmadan gazete sahiplerinin keyfine göre istihdam edilmiş olduğu söylenebilir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2013 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2013 Sayı: 45 - İletişim Fakültesi Hakemli Dergisi |