While its
readers and listeners accepted the unparalleled literary power and beauty of
the Qur’an at the time of its revelation,
several theologians and philologists have begun to discuss its i‘jaz
beginning from the early third century of the Islamic calendar. Abū’l-Ḥasan ‘Alī b. ‘Īsā al-Rummānī, a leading authority in Arabic grammar,
philology, and tafsīr as well as a
scholar of rational sciences, was one of the Mu‘tazilite authors who wrote a
treatise (risāle) on the topic.
In his al-Nukat fī I‘jāz al-Qur’ān, al-Rummānī listed
seven features to demonstrate the miraculous nature of the Qur’an: its
rhetorical beauty, its challenge with respect to Arabic proce and poetry, the
inability of the Arabs to produce a similar text, the general extent of the
challenge, its sarf, its prophecy of future events, the use of words and
letters in a harmonious way, and comparison with other miracles.
In the most
part of his work, al-Rummānī discoursed on balagha or the aesthetic effectiveness of the Qur’an on the verbal level
and showed how it contributed to its i’jaz. While discussing the balagha,
the author analyzed the internal and external structures of the Qur’an as well
as its style and expression. In his analysis of the internal structure, he put
the emphasis on tashbih (analogy), isti‘arah (metaphor), and mubalaghah
(hyperbole). In defining the external structure, he highlighted i‘jaz,
telâum, jinas (paranomasia),
and fasila (Qurʾānic
rhyme). As for the
style and expression, he considered tasrîf,
tadmîn, and beyan. For each of these literary arts, al-Rummānī brought
examples from the Qur’anic verses and compared them with profone speech of the Arabs at the time of the
revelation to demonstrate the inimitability and stylistic unsurpassedneds of the Holy Book.
Rummânî en-Nüket fî İ‘câzi’l-Kur’ân adını verdiği
risalesinde, Kur’an i‘câzının yedi
şekilde ortaya çıktığını belirtir. Bunlar belagat yönü, ortada ciddi sebepler
ve ihtiyaç söz konusu olduğu halde, meydan okumanın Araplar tarafından cevapsız
bırakılması, meydan okumanın herkese yönelik olması, sarfe, Kur’an’ın gelecekle
ilgili doğru haberler vermesi, üslûbundaki harikuladelik ve diğer mucizelerle
mukayesesi şeklindedir.
Yazar
eserinin büyük bölümünü belagat konularına ayırmıştır. Rummânî’nin, i‘câzın
belagat boyutu bağlamında yer verdiği sanatlara bakıldığında, bunların
Kur’an’ın iç yapısı, dış yapısı ve üslûp ve ifade biçimiyle ilgili olduğu
görülür.
Kur’an’ın iç yapısıyla ilgili olan sanatlar teşbih, istiâre
ve mübalağa; dış yapısıyla ilgili olanlar îcaz, telâüm, cinas ve fâsıla; üslûp
ve ifade biçimiyle ilgili olanları ise tasrîf, tadmîn ve beyandır. Rummânî bu
sanatların her birine dair örnek ayetleri o dönemde var olan mesel ve şiir gibi
edebî anlatım biçimleriyle karşılaştırır. Bu şeklide Kur’an’ın pek çok açıdan
üstün olduğunu gösterir.
Konular | Din Araştırmaları |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Sayı: 35 |