Turkish language, the oldest language in the world and one of the most important elements of Turkish culture, has been under the influence of Arabic and Persian in the historical process. From the 15th century onwards, Turkish becomes a hybrid language. After the second half of the 19th century, with the developments in the field of education, especially with the increase in newspaper and magazine publications, efforts were made to simplify the language. The aim was to increase the number of literate people. For this reason, the reform of the Arabic alphabet was discussed. After the proclamation of the Constitutional Monarchy II, the pressure of Arabic and Persian on our language decreased with the efforts of Turkist thought. After the establishment of the Republic, Mustafa Kemal Ataturk turned to history and language studies in order to create a “high Turkish culture”. In order to ensure that the language, which is a means of communication, can be learnt easily, he initiates the study of the alphabet based on the Latin alphabet, which is among his goals. After the new Turkish alphabet was adopted, “National Schools” (“Millet Mektepleri”) were opened. With the effective lessons given in these schools, the literacy rate is increased. Atatürk then had the “Turkish Language Investigation Society” established. He asks his friends to convene a large congress and to discuss the ancientness of the Turkish language and how widespread it is in the world.
In this study, firstly, the change process of Turkish language from the 15th century to the Republic will be briefly summarised, then the alphabet studies that started with discussions, the I. Language Congress, II. Language Congress and especially the III. Language Congress, where the “Sun-Language Theory” was discussed in order to create a Turkish language suitable for the age, the theses put forward in these studies and the decisions taken will be given.
Dünyanın en eski ve Türk kültürünün de en önemli unsurlarından biri olan Türk dili, tarihî süreç içinde Arapça ve Farsçanın etkisinde kalır. 15. yüzyıldan itibaren Türkçe, melez bir dil haline gelir. 19. yüzyılın ikinci yarısından sonra eğitim alanındaki gelişmelerin, özellikle gazete ve dergi yayınlarının artması ile dilde bir sadeleşme çabaları görülür. Amaç okur-yazar sayısını artırmaktır. Bu sebeple Arap alfabesinin ıslahı tartışmaya açılır. II. Meşrutiyet’in ilânı sonrası Türkçü düşüncenin çabalarıyla dilimiz üzerindeki Arapça ve Farsçanın baskısı azalır. Cumhuriyet kurulduktan sonra, Mustafa Kemal Atatürk, “yüksek Türk kültürünü” oluşturabilmek için tarih ve dil çalışmalarına yönelir. Bir iletişim aracı olan dilin kolay öğrenilebilmesi için hedefleri arasında olan Lâtin esaslı alfabe çalışmasını başlatır. Yeni Türk alfabesi kabul edildikten sonra, “Millet Mektepleri” açılır. Bu Mekteplerde verilen etkili derslerle okur-yazar oranının artması sağlanır. Atatürk, ardından “Türk Dili Tetkik Cemiyeti”ni kurdurur. Arkadaşlarından büyük bir kurultay toplanmasını ve bu toplantıda Türk dilinin eskiliğinin, dünyada ne kadar yaygın olduğunun tartışılmasını ister.
Bu çalışmada, önce Türk dilinin, 15. yüzyıldan Cumhuriyete kadar olan değişim süreci kısaca özetlenecek, sonra tartışmalarla başlayan alfabe çalışmalarına, çağa uygun bir Türk dili oluşturabilmek için Atatürk’ün himayesinde yapılan I. Dil Kurultayı, II. Dil Kurultayı ve özellikle “Güneş-Dil Teorisi”nin tartışıldığı III. Dil Kurultayı çalışmalarına, bu çalışmalarda öne sürülen tezlere ve alınan kararlara yer verilecektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İletişim Çalışmaları, İletişim Eğitimi, Kitle İletişimi |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Ekim 2023 |
Gönderilme Tarihi | 18 Eylül 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 2 Sayı: 8 - Yeni Yüzyıl'da İletişim Çalışmaları Dergisi Cumhuriyetimizin 100. Yılı Özel Sayısı |