Psikolojinin dine ve maneviyata olan ilgisi son birkaç on yıl içinde önemli miktarda artmıştır. Artan sayıda ruh sağlığı uzmanı, psikolojinin dini görüngüler ve bakış açılarıyla ilişkisi konusunda daha fazla çalışma yapmaya başlamıştır. Bu çalışmalara, varoluşçu yaklaşımın öznel metodolojisinin ve fenomenolojik epistemolojinin önemli bir katkı sağladığı anlaşılmaktadır. Varoluşçu psikoloji, üç farklı ekolle öne çıkmaktadır ve bunlardan biri Victor Frankl’ın geliştirdiği Logoterapi ekolüdür. 1950'lerden itibaren, Viktor Frankl’ın çalışmaları psikolojiye yeni ve varoluşsal bir bakış açısı kazandırmıştır ve Frankl, din ve maneviyat kavramını psikolojiye yeniden yerleştirmeye çalışarak maneviyat psikolojisinin gereğini yeniden vurgulamıştır. Bu yaklaşıma göre, din ve maneviyatı sağlıklı bir yaşamın önemli bir yönü olduğuna inanılan tutarlı bir anlam sisteminin geliştirilmesi için güçlü kaynaklardan biri olarak görmek mümkündür. Bununla birlikte doğru anlaşılan varoluşçu psikoloji yaklaşımı ne din ve maneviyat yanlısı ne de karşıtıdır; hatta farklı temsilcilerinin din ve maneviyat hakkında çok farklı görüşleri mevcuttur. Bu yaklaşımlar büyük ölçüde agnostik kalarak, dini inançlar ve manevi deneyimlerle uğraşırken, bunlara insanın anlam arayışının önemli kaynakları olarak bakmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 21 Aralık 2020 |
Kabul Tarihi | 15 Aralık 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 8 Sayı: 17 |