Bir kıyı devletin deniz kuşağı üzerindeki egemenliği, yukarıdaki hava sahasına ve deniz tabanına ve onun alt
toprağına kadar uzanır ve bu nedenle çok kapsamlıdır.1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi
(BMDHS) deniz alanlarının sınırlarının çizilmesinin kurallarını ve tabi olacakları hukuki rejimi
belirlenmesiyle birlikte Libya Akdeniz’deki en büyük Münhasır Ekonomik Bölgelerden birine sahip bir devlet
olarak jeopolitik dengeleri değiştirme gücüyle büyük bir önem kazanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Libya Devleti Ulusal Mutabakat Hükümeti arasında 27 Kasım 2019’da imzalanan deniz yetki alanları
sınırlandırmasına dair mutabakat, Doğu Akdeniz’deki diğer devletlerin tepkisini çeken ve enerji jeopolitiğini
değiştiren önemli bir adım atmıştır. Ancak Libya’da silahlı çatışmaların devamı ile Libya Ulusal Ordusu
(LNA-Libya National Army)’nun kontrol bölgelerinin de sürekli olarak değişmesiyle meşru hükümetin ülke
üzerinde hâlihazırda zayıf olan kontrolü kaybetmesi veya değişmesi riskiyle karşı karşıyadır. Berlin
Konferansı’nda alınan kararlar Libya Siyasi Anlaşması’na atıf yapmakta bu durum Türkiye ile Libya
arasındaki antlaşma ile ilgili soruları da beraberinde getirmektedir. Bu bağlamda çalışmada deniz yetki
alanlarının sınırlandırılması mutabakatı uluslararası antlaşmalarda yetki konusu, antlaşmaların geçersizliği
ve sona erdirilmesinin olası sonuçları, hükümetlerin tanınması başlıklarıyla uluslararası hukuk kuralları ve
güncel gelişmeler ışığında değerlendirilecek mutabakatın kısaca hukuki statüsünün analizi yapılacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Uluslararası İlişkiler |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2020 |
Gönderilme Tarihi | 10 Ocak 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 2 Sayı: 1 |