Finansal ve ekonomik küreselleşmenin yoğun şekilde hissedildiği 2008 küresel finans krizi ile birlikte
ekonomik güvenliğin, sadece ulus devletlerin değil her düzeyde uluslararası ilişkiler aktörün varlığı için
kritik bir unsur haline geldiği kanıtlanmıştır. Hayati bir önem taşıyan bu unsurun hangi araç, hangi
kurumlar ve nasıl yürütüleceği ise ekonomik diplomasiyi ön plana çıkarmıştır. Özellikle unsurun
ekonomik güvenlik ile ilişkisi ve dış politika stratejileri üzerindeki etkisinin daha iyi anlaşılmasına gün
geçtikçe ihtiyaç artmaktadır. Bu bakımdan çalışmanın ilk kısmında ekonomik diplomasinin iç içe geçmiş
yapısını ortaya çıkarmak amaçlanırken kavramsal ve analitik bir çerçeve çizilmeye çalışılacaktır. Ekonomik
güvenliği sağlama sürecinde araçsallaştırılan ekonomik diplomasinin bu süreç ile birlikte analizinin her
boyuttaki küresel projeksiyonları daha iyi anlamamıza yardımcı olacağı düşünülmektedir. Son kısımda ise
Çin Halk Cumhuriyeti’nin ulusal ve küresel hâkimiyet hedeflerinde ekonomik güvenliğini sağlamak için
attığı adımlarda proaktif bir şekilde ekonomik diplomasiyi nasıl kullandığı başta Afrika kıtası ile ilişkileri
üzerinden analiz edilirken, bu iki unsurun etkileşiminin kıtaya dönük politikalarda açıkça izlendiği
savunulmaya çalışılacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Uluslararası İlişkiler |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2020 |
Gönderilme Tarihi | 3 Ocak 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 2 Sayı: 1 |