Hisse senetleri, günümüzde İslami finansın bankacılık sektöründen sıyrılarak sermaye piyasalarında faaliyet göstermesine imkan sağlayan en önemli araçlardan birisidir. Her ne kadar İslam iktisadının fikirsel olarak konuşulmaya başlandığı ilk dönemlerde ortaklığa dayalı bir ekonomik sistem vurgusu sıkça yapılmış olsa da ortaklık yapısı ve şirket kültürü pratik sahaya aynı ölçüde yansımamıştır. İslami ilkelere göre işleyen şirket yapısının tesis edilememiş olması sermayedarların uzun süre hisse senedi yatırımlarına mesafeli durmasına yol açmıştır. Konvansiyonel sistemin zorunlu kıldığı bazı gayrimeşru şartlar sebebiyle ideal şirket yapısının kurulamamış olmasının yaşattığı bu olumsuz tabloyu bir nebze olsun ortadan kaldırarak İslami sermaye piyasalarının gelişmesine imkan sağlamak adına 1992 yılında İslam Fıkıh Akademi’si (Mecme’u’l-fıkhi’l-İslâmî ed-düvelî) tarafından sınırlı sorumluluk olgusuna şer‘i olarak izin verilerek anonim şirketlere belirli şartlarla yatırım yapılmasına müsaade edilmiştir. Bu izin çerçevesinde çeşitli görüşler ileri sürülerek hisse senedi yatırımları hususunda farklı şer‘i izleme kriterleri ortaya konulmuştur. Söz konusu kriterler; endeks sağlayıcı kurumlara, endekslerin yapı ve kapsamlarına, faaliyet gösterdikleri ülkelere ve endekslerin hizmet aldıkları şer‘i danışma kurullarına göre değişkenlik göstermektedir. Ancak bu çeşitlilik üzerinde en önemli etkiye sahip olan husus, şer‘i danışma kurullarının hüküm verirken benimsemiş oldukları metodoloji farklılığıdır. Çalışma kapsamında metodoloji farklılığının pratik alanda ne tür sonuçlar doğurduğu sorusu, şer‘i izleme kriterleri kapsamında incelenecektir.
İslami hisse senedi İslami endeks Şer'i izleme metodoloji şirket
Stocks are one of the most important financial instruments that enable Islamic finance to get rid of the banking sector and operate in the capital markets. Although the economic system based on partnership was frequently emphasized in the early periods of modern Islamic economic discussions, this idea did not find an equal response in practice. The fact that a company structure in accordance with Islamic principles has not been established due to some conditions that are considered illegitimate in terms of Islamic law, which is required by the conventional system, has caused Muslim investors to stay away from stock investments for a long time. In order to eliminate this negative situation and allow the development of Islamic capital markets, in 1992, the Islamic Fiqh Academy allowed investment in joint-stock companies under certain conditions. Within the framework of this permission, various opinions have been put forward and different Shariah screening criteria for stocks have been determined. These criteria vary according to the index provider institutions, the structure and scope of the indices, the countries in which they operate, and the Shariah boards that advise the indexes. However, the most influential factor on this diversity is the difference in methodology adopted by the Shari'ah advisory boards when making their judgments. In this study, how the difference in methodology affects the practice will be examined in terms of the shariah screening criteria.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Ekonomi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2022 |
Gönderilme Tarihi | 3 Kasım 2021 |
Kabul Tarihi | 6 Mart 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |