1970'lerden bu yana İslami finans, değişen dünyada başarılarının ve karşılaştığı zorlukların daha yakından değerlendirilmesini gerektirecek şekilde gelişmiştir. Tüketim ve gelir dağılımının yakından bağlantılı olduğu İslami bağlamlarda ekonomik büyüme için hayati önem taşıyan iç tüketime odaklanılmaktadır. Ancak İslami ekonomi modelleri genellikle ana akım yaklaşımları taklit etmekte ve değişen toplumsal değerleri göz ardı etmektedir. İslami tüketici teorisi, özellikle insan arzuları, davranışları ve kaynak kısıtlamaları açısından geleneksel iktisattan farklılık göstermektedir. Bazı İslami iktisatçılar, daha geniş çerçevelerindeki tutarsızlıklara rağmen kıtlık fikrini reddetmektedir. İslam ekonomisi ihtiyaçları üç seviyede sınıflandırır: temel (daruriyat), iyileştirmeler (hajiyat) ve sosyal tanınma (tahsiniyat) bunlar gelişen yaşam standartlarını yansıtır ancak ihtiyaçlardaki temel değişiklikleri yansıtmaz. Tüketim konusunda katı dış standartlar yerine daha öznel, birey temelli bir yaklaşım teşvik edilmektedir.
Çin'in tüketim sorunları İslami finans ilkelerinden faydalanabilir. Yüksek sağlık maliyetleri, demografik değişimlerin yol açtığı tasarruflar ve sosyal hizmetlere sınırlı erişim gibi sorunlar, özellikle yoksullar ve kırsal kesimdeki göçmenler olmak üzere hane halklarını zorlamaktadır. Gerileyen mali politikalar, yerel yönetim açıkları ve yaşlanan nüfus ve düşen emlak değerleri gibi demografik değişiklikler tüketimi daha da baskılamaktadır. Reformlar devam etmekle birlikte eşitsizlik, hukou sistemi ve siyasi direnç nedeniyle engellenmektedir. Maliye politikası, sosyal güvenlik ve arazi haklarını hedefleyen İslami finans uyumlu reformlar tüketimi artırabilir, ancak kurumsal engellerin aşılması kilit önem taşımaktadır.
Since the 1970s, Islamic finance has evolved, prompting closer evaluation of its successes and challenges in a changing world. A key focus is on domestic consumption, crucial for economic growth in Islamic contexts where consumption and income distribution are closely linked. However, Islamic economic models often mimic mainstream approaches and overlook shifting societal values. Islamic consumer theory differs from conventional economics, especially regarding human desires, behavior, and resource constraints. Some Islamic economists reject the idea of scarcity, despite inconsistencies in their broader frameworks. Islamic economics classifies needs into three levels—essential (daruriyat), enhancements (hajiyat), and social recognition (tahsiniyat)—which reflect evolving standards of living but not fundamental changes in needs. A more subjective, individual-based approach to consumption is encouraged, rather than rigid external standards.
China’s consumption challenges could benefit from Islamic finance principles. Issues like high healthcare costs, savings driven by demographic shifts, and limited access to social services strain households, particularly the poor and rural migrants. Regressive fiscal policies, local government deficits, and demographic changes such as an ageing population and falling property values further suppress consumption. Although reforms are underway, they are hindered by inequality, the hukou system, and political resistance. Islamic finance-aligned reforms—targeting fiscal policy, social security, and land rights—could enhance consumption, but overcoming institutional barriers remains key.
Islamic finance domestic consumption China stimulate consumption
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Ekonomi Teorisi (Diğer) |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2025 |
Gönderilme Tarihi | 12 Kasım 2024 |
Kabul Tarihi | 6 Mart 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 11 Sayı: 1 |