Bu makalenin amacı, Rankenfrau ve Rankengott olarak adlandırılan yarı insan yarı bitkisel figürlerin Doğu Akdeniz döşemelerindeki kullanımının, Klasik dönemde ortaya çıkışlarından Roma ve Hıristiyanlık dönemlerinde kendilerine mal edilmelerine kadar geçirdiği evrimi incelemektir. Bu külliyatın bağlamsal analizi, mimari heykeltıraşlık gibi diğer medyalarla yapılan karşılaştırmayla birlikte, motifin farklı zamanlarda ne ölçüde değiştiğini ve dekorları yaptıranların dünya görüşünün anlamlarını nasıl etkileyip etkilemediğini daha iyi anlamak için iyi bir fırsat sunmaktadır. Klasik ve Helenistik bağlamlarda, insan bedeninin bitkiselleştirilmesi, vahşi doğa, büyüme ve yaşamın farklı ilahlarının ayrıcalıklarını plastik bir şekilde tercüme ediyor gibi görünmektedir. Bu tanrılar, ilkel vahşiliklerinin ustalığıyla iki farklı doğanın bir arada var olmasını sağlar ve ilahi refahı gündelik hayata taşırlar. Roma döneminde Yunan dünyasından miras kalan bu figürler eşi benzeri görülmemiş bir biçimsel ve sözdizimsel çeşitlenmeye uğramıştır. Hatta yeni bir varyant yaratılmıştır: yaşamsal bir ilkenin gücünü yoğunlaştıran ve onun ilksel ve kendiliğinden doğurganlığının metonimik temsili olarak ortaya çıkan yapraklı baş. Doğudaki döşemelerde, sakallı ve sakalsız yaprak başları, zengin evlerin kamusal odalarının kalabalık parşömen bordürlerindeki yapraklı genç erkeklerle ilişkilendirilir. Bunlar, zengin sahipler için faydalı hale getirilen hayati bir dürtünün ustalığını çağrıştırıyordu. İS 6. yüzyıl boyunca, yaprak başları Hıristiyan anıtlarının döşemelerinde varlığını sürdürürken, Rankenfrau ve Rankengott Doğu repertuarından kaybolmuş gibi görünmektedir.
Yarı insan yarı bitkisel melezlik Rankenfrau Rankengott yapraklı kafalar Eros/Amor
The aim of this paper is to investigate the evolution of the use of half-human half-vegetal figures, the so-called Rankenfrau and Rankengott, in the pavements of the Eastern Mediterranean, from their appearance in the Classical period to their appropriation in the Roman and Christian times. The contextualised analysis of this corpus, combined with a comparison to other media such as architectural sculpture, provide a good opportunity to better understand to what extent the motif varied at different times and how the worldview of the commissioners of the decors can, or not, affect their meaning. In the Classical and Hellenistic contexts, vegetalisation of the human body seems to plastically translate the prerogatives of different divinities of wild nature, growth, and life. Through the mastery of their primitive savagery, these deities allow the coexistence of two different natures and bring divine prosperity into everyday life. In Roman times these figures inherited from the Greek world went through an unprecedented formal and syntactic diversification. A new variant is even created: the foliate head, which concentrates the force of a vital principle and appears as the metonymic representation of its primordial and spontaneous fecundity. In Eastern pavements, bearded and beardless foliate heads are associated with young foliate boys in the peopled scroll borders of the public rooms of rich houses. They evoked the mastery of a vital impulse that is made beneficial for wealthy owners. During the 6th century AD, whilst the foliate heads survive in the pavements of Christian monuments, the Rankenfrau and the Rankengott seem to disappear from the Eastern repertoire.
Half-human half-vegetal hybridity Rankenfrau Rankengott foliate heads Eros/Amor
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Arkeoloji Bilimi |
Bölüm | Makele |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 3 Kasım 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: 16 |