Bu
çalışmada, 20. yüzyıl filozoflarından olan Ludwig Wittgenstein’ın müzik
anlayışı incelenmektedir. Wittgenstein, hiç şüphesiz 20. yüzyılın en ilgi çeken
filozoflarından birisidir. Onu farklı kılan bir özelliği de, çağının
gereksinimlerini fark ederek, yarattığı dil-dünya karşıtlığında, müzik gibi bir
olgudan da yararlanmasıdır. Aldığı müzik eğitimi ve geniş müzik çevresi, onu
müziğin kendinde şey yapısının ne olduğu üzerine düşünmeye sevk etmiştir. Babası
keman çalabilen, annesi ve kardeşi de piyanist olan Wittgenstein, iyi bir
klarnet icracısı olarak ailede yerini almıştır. Gustav Mahler, Ravel, Johannes
Brahms, Rahmaninov ve Prokofiev gibi ünlü bestecilerle içli dışlı olan ailesi
sayesinde geniş bir müzik bilgisi edinmiştir. Edindiği müzik bilgisi sayesinde
müziğe eleştirel bir yaklaşımda sergilemiştir. Örneğin Bach, Mozart, Brahms, Beethoven,
Schumann, Schubert ve Handel’in bestelerini ilgiyle dinlerken, atonal müziğin 20.
yüzyıl da yer edinmesini sağlayan Strauss, Max Reger ve Schönberg gibi
bestecileri dinlemekten uzakta kalmıştır. Çünkü ona göre modern müzik Batı
kültürünün bir çöküşüdür. Wittgenstein için müziğin önemini, hem yaşamında hem
de felsefesinde etkili bir biçimde görmekteyiz. Müziğin, kendinde şey olan
otonom yapısıyla bir şeyler anlatmak istediğine dair inanışı, konuyu ne kadar
felsefeleştirdiğinin de bir göstergesidir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Ekim 2019 |
Gönderilme Tarihi | 14 Ekim 2019 |
Kabul Tarihi | 26 Ekim 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 2 Sayı: 2 |