Ölüm, biyolojik canlılığın son
bulmasıdır. İşte bu cümle kadar, kısa bir evrede gerçekleşir. Aslında ölüm,
tüm iyilikleri ve güzellikleri geride bırakarak gizemli bir yolculuğa
çıkıştır. Kimisi için bu bilinmezlik bir korku iken kimisi için ise geride bıraktığı
insanları düşünmektir. Hayatın anlamı açısından Sokrates’i ele almamızın
gayesi, onun ölüm karşısındaki tavrıdır. Şöyle ki ölümüyle hatırlanan bir
filozoftur. Tüm dünya için evrensel bir tavır sergilemiştir. Kendi iradesiyle
ölümü kabullenmiş ve ölümsüzlüğü seçmiştir. Peki onu ölüme iten sebepler
nelerdir? Ne yazık ki onun “soru sormasıdır!” Soru sormak aslında bilgi
arayışının temelidir. Ancak Sokrates’in soru sorması dönemin tabularına karşı
tehdit olarak düşünülmüştür; ki bu yüzden kabullenilmemiştir. Peki
Sokrates’in soru sorma sebebi ne olabilir? Tamamen Delphoi tapınağındaki
kahinin sözleri üzerine bir düşüncenin filizleridir. Khairephon’un kahine
“Sokrates’ten daha bilgin biri var mıdır?” diye sorar ve cevap olarak
“yoktur” yanıtını alır. Bu evreden sonra Sokrates, Tanrının kahinler
aracılığıyla ne demek istediğini düşünmeye koyulur. Bu düşünce, yolculuğu
kendinden daha bilge birisini bulana dek sürer. Her kime giderse gitsin her
şeyi tam ve eksiksiz olarak bilmenin mümkün olamayacağı kanaatine varır. Bu
durumda kendisi bir şey bilmediğinin farkındaydı ve bu yüzden onlardan daha
bilgin olduğunu varsaymıştır. O halde hayatın anlamını “soru sormak” olarak
ifade edersek, hakikat arayışımızda ta ki ölüme dek sürecektir. Sokrates’in
ölümü bir kabullenme değildir, aksine bir meydan okuyuştur. Bu meydan okuyuş
ile ölümü ve onu suçlayanları mahkum etmiştir. Ölümün bizler için ne
getireceği belirsizdir. Belki tüm iyiliklerin en büyüğüdür. Ancak insanlar
ölümden, kötülüklerin en büyüğüdür gibi korkmaktadırlar. Sokrates’in ölüm
karşısındaki tavrı günümüzde yok denecek kadar azdır. Çünkü ölüme yaklaşan
bireyler için inkar ve yalnızlaşma ile başlayan aşama kabullenme ve umut ile
sonlanmaktadır. Ölümcül hastalar ile yapılan görüşmelerde bu aşamalar gün
yüzüne çıkmaktadır. Bu aşamaların arasında öfke, pazarlık ve depresyon gibi
aşamalarda mevcuttur. Sonuç olarak, ölüm karşısında Sokrates’in duruşunu ele
almamız ve günümüzdeki ölüm algısını değerlendirmemiz bizlere, bilinmezliğe
(ölüm) yolculukta yardımcı olacaktır.