Bu çalışmada sinema sanatının insan gerçekliğini öykünme yoluyla nasıl ortaya çıkardığı kavramsal olarak incelenmeye çalışılmıştır. İnsan, gerçekliği doğrudan veya dolaylı olarak değiştirebilen özelliği ile öne çıkar. Bunun için de sinemayı bir imkan olarak değerlendirebilir. Sinema, insana gerçekliğin farklı yönlerini gösterebilen bir sanat dalı olarak öykünmeyi kullanır. Ancak sinema sanatı gerçekliği ham haliyle değil onu estetize ederek yeni bir gerçeklik yaratır. Bu manada üretilen sinemasal gerçeklik ham gerçekliğe öykünme ve bu gerçekliği belli yönleriyle taklit etmektir. Sinema sanatı, ham gerçekliği kullanarak gerçekliği farklı biçimlere sokabilir. İnsan yaşamında genel olarak içsel ve dışsal gerçeklik vardır. İçsel gerçeklik, insanın iç dünyasındaki ruhsal yansımalarla ilgilidir. Dışsal gerçeklik ise toplumsal hayattaki somut olgu ve olayların yansımalardır. Çalışmada üzerinde durulan mesele bir sanat biçimi olarak öykünme yoluyla sinemanın içsel ve dışsal gerçekliği tekrar tekrar yaratılabilme imkânıdır. Böylece sinema yaşamın öykülenmiş bir tekrarı olmaktadır. Hayatta var olan bir gerçekliğin estetize edilerek filmlere doğal biçimde yansıması onun başarısını gösteren önemli bir unsurdur. Sinemasal öykünmenin içinde taklit ve temsil vardır. İnsanın yaşamdaki duyguları belli bir öyküyle perdeye yansıtılmakta ve insana bir gerçeklik duygusu verilebilmektedir. Öykünmenin derecesine göre bu gerçeklik duygusu şiddetli veya zayıf olabilmektedir. Burada sinema sanatında kullanılan öykünmenin insanın bireysel ve toplumsal yaşamı üzerinde ne türden bir etkide bulunabileceği betimlenmeye çalışıldı.
In this study, it has been tried to conceptually examine how the art of cinema reveals human reality through emulation. Human stands out with his ability to change reality directly or indirectly. For this, he can consider the cinema as an opportunity. Cinema uses imitation as a branch of art that can show people different aspects of reality. However, the art of cinema creates a new reality by aestheticizing reality, not in its raw form. The cinematic reality produced in this sense is to emulate the raw reality and to imitate this reality in certain aspects. Cinema art can use raw reality to transform reality into different forms. In human life in general, there is internal and external reality. Inner reality is about spiritual reflections in the inner world of man. External reality is the reflection of concrete facts and events in social life. The issue emphasized in the study is the possibility of recreating the inner and outer reality of cinema through emulation as an art form. Thus, cinema becomes a narrated repetition of life. Aestheticized and natural reflection of a reality that exists in life on films is an important element that shows its success. There is imitation and representation in cinematic imitation. People's emotions in life are reflected on the screen with a certain story and a sense of reality can be given to people. Depending on the degree of emulation, this sense of reality can be severe or weak. Here, it has been tried to describe what kind of effect the imitation used in the art of cinema can have on the individual and social life of a person.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Mayıs 2022 |
Gönderilme Tarihi | 3 Şubat 2022 |
Kabul Tarihi | 28 Mayıs 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 5 Sayı: 1 |