Tabğaç, 3. yüzyılda H’sien-pi Birliği’nin batı boylarından doğdu. Kuzey Çin’de 4. yüzyılda görülen siyasi belirsizlik döneminde, Tai adında bir devletçik oluşturdular. Aralarında Moğol kabilelerde bulunmakla birlikte konuşma dili Türkçeydi. Bir yandan göçebe gelenekleri, diğer yandan içine girdikleri yüksek Çin kültürünün pratik ve dinamikleri nedeniyle ikili bir yönetim tarzı geliştirdiler. Sonuçta bu kültürel sentez, yönetici sınıfı oluşturan hanedan ve seçkinlere yayıldı. Yer-Gök Tengri inancına bağlı olan Tabğaçlar, sonradan Budist olmuşlardır. Çinlileşme ve Budizm’in etkisiyle, yöneticileri göçebe Tabğaç kültürü ile yüksek Çin kültürü arasında sıkıştı kaldı ve melez bir kültür gelişti. Tabğaç dili, isimleri ve giysileri yasaklandı. Sonunda Çinlileşmiş haneden, Çinlilerin gözünde ‘barbar’, içinden çıktığı göçebelerce ‘Çinli’ olarak görülmekteydi. Bu sentezden doğan çok görkemli bir grotto ve ölü gömme geleneğinden geriye dönemin yaşam ve kültürünü belgeleyen arkeolojik eserler kaldı. Mezar odalarında bulunan işlevsel araçlar yanında freskler, Tabğaçların günlük yaşam ve kültürleri ile ilgili olarak önemli bilgiler sağlamaktadır. Bunlar kadar değerli bir başka belge ise Çin kaynaklarında bulunan Qimin Yaoshu’dur. Bu belgede sağlıklı beslenmenin gerekleri belirtilmekte ve önemli sayıda yemek reçetesi verilmektedir. Bu reçeteler arasında bulunan Barbar (hu) usulü çorba ve Barbar usulü tahıl reçeteleri, büyük olasılıkla Türk göçebelerden günümüze ulaşabilmiş en eski iki yemekle ilgilidir.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Mart 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 7 Sayı: 1 |