Aim: Papillary thyroid carcinomas (PTCs) usually have good prognosis. In the presence of lymph node metastasis, capsular invasion and extra-thyroidal extension, some PTCs may display aggressive behavior. Early diagnosis of these cases is extremely important. Ultrasound-guided fine needle aspiration biopsy (FNAB) is an important diagnostic procedure and may identify the PTC likely to behave aggressively. Our study aimed to examine the effects of FNAB on surgical strategy in patients with PTC.
Methods: The data of 269 patients who underwent total thyroidectomy were evaluated in our retrospective cohort study. FNAB had been performed in 188 (70%) patients. Patients with non-incidental diagnoses were compared with patients who had incidental diagnoses in terms of parameters likely to be related to aggressive PTC.
Results: Patients ≤ 45 years old were more common in the non-incidental group (P=0.041). Incidental diagnoses were common in females (P=0.014), those with nodules larger than 2 cm in diameter and in patients with ≥2 nodules (P=0.001). Postoperative remnant thyroid tissue was observed more commonly in incidental cases (P=0.008). Lymph node metastasis (P=0.044), capsular invasion (P=0.009), and extra-thyroidal extension (P=0.022) were more common in the non-incidental group.
Conclusion: It is difficult estimate the behavior of PTCs preoperatively. Only a small number of PTCs can be preoperatively diagnosed with ultrasound-guided FNAB. The extent of surgery generally is defined by FNAB results. Detailed examination of all suspicious nodules is of great importance for earlier detection of aggressive PTCs and avoiding surgical over-treatment.
Amaç: Papiller tiroid karsinomları (PTK) genellikle iyi prognozludur. Lenf nodu metastazı, kapsül invazyonu ve ekstratiroidal yayılım varlığında, bazı PTK’lar agresif seyir gösterebilir. Bu vakaların erken teşhisi son derece önemlidir. Ultrason eşliğinde ince iğne aspirasyon biyopsi (İİAB) önemli bir tanı prosedürüdür ve agresif davranış gösteren muhtemel PTK’ları erken tanıyabilir. Çalışmamız, PTK'lı hastalarda İİAB’nin cerrahi strateji üzerindeki etkilerini incelemeyi amaçlamıştır.
Yöntemler: Retrospektif kohort çalışmamızda total tiroidektomi uygulanan 269 hastanın verileri gözden geçirildi. Preoperatif İİAB 188 (%70) hastaya uygulanmıştı. Non insidental tanı konan hastalar, insidental tanı konan hastalar ile PTK’nın agresif davranışına bağlı olabilecek parametreler açısından istatistiksel olarak karşılaştırıldı.
Bulgular: Non-insidental grupta yaşı ≤ 45 olan hastalar daha sıktı (P=0,041). İnsidental vakalar kadınlarda (P=0,014), çapı 2 cm’den büyük nodüllerde ve nodül sayısı ≥2 olan hastalarda daha sıktı (P=0,001). Postoperatif rezidü tiroid dokusu insidental grupta daha sık gözlendi (P=0,008). Lenf nodu metastazı (P=0,044), kapsül invazyonu (P=0,009) ve ekstratiroidal yayılım (P=0,022) non-insidental grupta daha sıktı.
Sonuç: PTK’ların biyolojik davranışlarını preoperatif olarak tahmin etmek zordur. Ameliyat öncesi ultrason eşliğinde İİAB kullanılarak PTK’ların az bir kısmı teşhis edilebilir. Genellikle ameliyatın kapsamı İİAB sonuçlarıyla belirlenmektedir. Tüm şüpheli nodüllerin detaylı muayenesi, agresif davranış gösteren PTK’ların daha erken tespiti ve aşırı cerrahi tedavinin önlenmesi açısından çok önemlidir.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Cerrahi |
Bölüm | Araştırma makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Eylül 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 3 Sayı: 9 |