Migration is an ancient reality of the history of humankind, and it has been occurring on a global scale now with the effects and boundaries of modernity. Accordingly, each country can be considered a land that receives and/or sends (im)migrants. In light of the political crises in the Middle East, the influx of refugees from Syria to Turkey since April 2011 has elicited certain impacts that can be observed primarily in border cities, but also across the country in general. The ongoing political instability and crisis in Syria, counter to expectations, brings about the requirement to look at the problem of refugees as a fixed reality in the social sphere of Turkey. Hence, it needs to be considered that policies to be developed only in accordance with basic human needs would not be sufficient for the de facto situation, which has several areas of impact in terms of socio-political, economic and security perceptions. Indeed, it is anticipated that the current situation is likely to evolve either in the direction of alienation or integration through the realization that (im)migrants are going to stay permanently in the country and through the policies that are developed accordingly. Based on this consideration, it is necessary to develop an understanding of integration in which the elements that add value to Turkey’s real politics in the (im)migration process are featured and all layers of society participate in the process efficiently as equal stakeholders
İ nsanlık tarihinin kadim gerçeklerinden biri olan göç, içinde bulunulan çağda etki ve sınırlarını küresel ölçeğe taşımış durumdadır. Bu çerçevede her ülke, göç alan veya veren yahut ikisinin birlikte deneyimlendiği coğrafyalar olarak değerlendirilebilir. Ortadoğu’da gelişen siyasi krizden hareketle Nisan 2011’den bu yana Suriye’den ülkemize gerçekleşen sığınmacı akını, başta sınıra komşu şehirler olmak üzere ülke genelinde görülebilecek çeşitli etkiler doğurmaktadır. Suriye’deki siyasal istikrarsızlık ve krizin öngörülenin aksine halen devam etmekte oluşu, sığınmacılar meselesinin Türkiye sosyolojisinde görece sabit bir gerçeklik olarak konumlanmasını beraberinde getirmektedir. Dolayısıyla, sosyo-politik, ekonomik ve güvenlik algısı açısından çeşitli etki alanlarına sahip olan söz konusu de facto duruma yönelik yalnızca temel insani ihtiyaçlar üzerinden geliştirilecek politikaların yeterli olamayacağı kayıtlanmalıdır. Zira göçmenlerin ülkedeki kalıcılık durumlarının pekişmesive buna bağlı olarak geliştirilecek politikalar üzerinden mevcut durumun “ötekileşme ya da uyum” şeklinde formüle edilebilecek iki yönden birine evrilebileceği öngörülmektedir. Buradan hareketle, yaşanan göç sürecinde Türkiye reel politiğine katma değer oluşturacak unsurların öne çıkarılacağı vetoplumun tüm katmanlarının eşit paydaşlar olarak süreçte etkin biçimde yer alacağıbir uyum (entegrasyon) anlayışının geliştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 3 Sayı: 1 |