Mehmed Said Pasha, who was born in Erzurum, is known by the nickname "Little" due to his short stature, in order not to be confused with Said Pasha, another pasha of the period. Pasha, who lost his father at an early age, had to take a break from his specialization when he was appointed as a civil servant to the Erzurum Tahrirat Office in order to provide for his family. His career as a civil servant, which started in 1853, continued as the Tahrirat Clerk of the Anatolian Army in 1856, and as a civil servant in the Imperial Council in 1858. Said Pasha, who tried to complete his education while continuing his civil service, completed the lessons he started at the Hagia Sophia Mosque in eight years due to his civil service. Pasha, who improved himself in languages, performed various duties in Anatolia and Rumelia, but tried to stay away from provincial civil servants as much as possible in order to rise through the ranks of the bureaucracy. Due to his interest in the press, he worked in various magazines such as Takvim-i Vekâyi. Said Pasha, who served in various civil servant positions until 1876, served as Sultan II. With Abdulhamid's accession to the throne, he became the indispensable advisor of the sultan, and this caused the Pasha to confront many opponents. During his duty as Chief Secretary, Pasha made significant contributions to the state in the preparation of the 1876 Basic Law and even in the preparation of the Courthouse Organization Regulation in 1878, which is still valid today. Pasha, who lived in an extremely turbulent period and was appointed to the position of Grand Vizier nine times in total, even though he had occasional conflicts with the Sultan, was closely interested in the important political, administrative and social issues of the period. Said Pasha, who resigned as a result of the conflict with the Unionists in 1912 and ended his political history here, passed away in 1914. Sultan II. His closeness with Abdulhamid, his administrative ideas and some of his actions created opposing circles against him. Mehmed Memduh Pasha, who was in this circle, wrote down his thoughts about Said Pasha at length in his work titled Esvât-ı Sudûr. In the study, the accusations made by Mehmed Memduh Pasha against Said Pasha will be touched upon and evaluated whether there is any truth to them.
Erzurum’da dünyaya gelen Mehmed Said Paşa, dönemin bir diğer paşası Said Paşa ile karıştırılmaması adına boyunun kısalığından dolayı “Küçük” lakabıyla bilinmektedir. Babasını erken yaşta kaybeden Paşa, ailesinin geçimini sağlamak için Erzurum Tahrirat Kalemi’ne memur olarak atanınca ihtisasına ara vermek durumda kalmıştır. 1853 yılında başlayan memurluk serüveni 1856’da Anadolu Ordu-yı Hümâyun Tahrirat Kalemliği, 1858’de Meclis-i Vâlâ memurluğuyla devam etmiştir. Bir taraftan memuriyetini sürdürürken bir taraftan da öğrenimini tamamlamaya çalışan Said Paşa, Ayasofya Camii’nde başladığı derslerini memuriyeti dolayısıyla sekiz yılda bitirmiştir. Dil konusunda kendini geliştiren Paşa, Anadolu ve Rumeli’de çeşitli görevler ifa etmiş ancak bürokrasinin basamaklarında yükselebilmek için mümkün olduğunca taşra memurluklarından uzak durmaya çalışmıştır. Basına olan ilgisinden ötürü Takvim-i Vekâyi gibi çeşitli dergilerde görevler ifa etmiştir. 1876 yılına dek çeşitli memurlukları icra eden Said Paşa, Sultan II. Abdülhamid’in tahta çıkmasıyla sultanın vazgeçemediği danışmanı olmuş ve bu durum Paşa’nın pek çok muhalifi karşısına almasına neden olmuştur. Başkitâbetlik görevi esnasında 1876 Kanûn-i Esâsinin hazırlanmasında hatta 1878 yılında bugün bile geçerli olan Adliye Teşkilatı Nizamnâmesini hazırlanmasında Paşa’nın devlete önemli katkıları olmuştur. Son derece çalkantılı bir dönemde yaşayan ve Sultan ile ara ara ihtilafa düşse de yekunda dokuz kez sadaret makamına getirilen Paşa, dönemin önemli siyasî, idarî ve ictimâi meseleleriyle yakından ilgilenmiştir. 1912 yılında İttihatçılarla düştüğü ihtilaf sonucunda istifa eden ve siyasî tarihini burada sonlandıran Said Paşa, 1914 yılında hayata gözlerini yummuştur. Sultan II. Abdülhamid ile olan yakınlığı, idarî anlamda ileriye sürdüğü fikirleri ve yaptığı bazı icraatlarından dolayı kendisine muhalif çevreler oluşturmuştur. Bu çevre içinde yer alan Mehmed Memduh Paşa, Said Paşa’ya olan düşüncülerini Esvât-ı Sudûr adlı eserinde uzun uzadıya kaleme almıştır. Çalışmada Said Paşa’ya karşı Mehmed Memduh Paşa tarafından yapılan ithamlara değinilip doğruluk payı olup olmadığı değerlendirilecektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Yakınçağ Tarihi (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 24 Nisan 2024 |
Kabul Tarihi | 27 Haziran 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 |