Dünyanın her yerinde devletlerin takip ettiği dış politikalar çıkarlar doğrultusunda zaman zaman değişime uğrayabilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politika uygulamalarına bakıldığında bunun ör- neklerine rastlamak mümkündür. Kuruluş döneminde bölgesel pakt- lar ve saldırmazlık anlaşmaları ile ulusal güvenliğini ve bağımsızlığını korumaya çalışan Türkiye’nin, İkinci Dünya Savaşı sonrası oluşan iki kutuplu dünyada yönünü Batı’ya çevirmesi nedeniyle hem Ortadoğu hem de Sovyetler Birliği ile ilişkilerinde bir takım kopmalar oluşmuş- tu. 1950 yılında iktidara gelen Demokrat Parti iktidarının ilk dönemi Ortadoğu ülkeleriyle, son dönemlerinde de Sovyetler Birliği ile ilişki- leri geliştirmeye çalıştıysa da istenen sonuçlara ulaşılamadı. 27 Mayıs 1960’ta gerçekleşen askeri darbe sonrası dış politikada bir eksen kaymasının yaşanmayacağı vurgusu yapılsa da, kamuoyunda dış poli- tikanın yapısı ile ilgili tartışmalar başlamıştı. 1962 yılında patlak ve- ren Kıbrıs hadiseleri bu tartışmaların pratiğe dönüşmesine yardımcı olurken, müttefiklerinden istediği desteği bulamayıp yeni arayışlara giren Türkiye yönünü yeniden Ortadoğu ve Sovyetler Birliği’ne dön- müştür. Bu çalışma; Türk dış politikasındaki bu kırılma anını merkez alarak Türkiye’nin yeni dış politika vizyonu doğrultusundaki çabala- rını ortaya koymaya çalışmaktadır. Bu çerçevede Türkiye’nin Irak’la yaşadığı sınır sorunları, Mısır’daki Nasır yönetimiyle münasebetler, yeni bağımsızlığını kazanan üçüncü dünya ile ilişkilerin geliştirilmesi ve kuzeydeki süper güç Sovyetler Birliği ile ilişkiler ve karşılıklı ziya- retler ele alınmıştır.
Dış politika Sovyetler Birliği Ortadoğu Ulusla- rarası İlişkiler.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Ağustos 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 14 Sayı: 54 |