Enerji konusunun son yıllarda uluslararası sistemin önemli bir alanını oluşturması, ülke ekonomilerinin istikrarını etkileyebilmesi ile doğrudan ilişkilidir. Ekonomide yaşanacak sorunların hem ulusal güvenliğe hem de toplumsal refaha karşı ciddi bir risk taşıdığı gerçektir. Bu özellikleri itibarı ile enerji konusu 2000’li yılların başından itibaren Avrupa Birliği ile Rusya arasında yaşanan gerilimlerin nedenlerinden biri olmuştur. Özellikle Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan doğal gaz temelli krizler, doğrudan Avrupa ülkelerini etkilemiş ve enerji güvenliği konusunu tekrar gündeme getirmiştir. Rusya’nın tedarikçi konumu ile Ukrayna’nın transit ülke pozisyonu Avrupa tarafından sorgulanır hale gelmiştir. Karadeniz’de yaşanan bu gelişmelerden Türkiye’nin etkilenmesi kaçınılmazdır. Türkiye’nin enerji alanındaki dışa bağımlı yapısı, enerji diplomasisini jeopolitik konumuna göre şekillendirmesinde önemli olmaktadır. 2006 ve 2009 yıllarında yaşanan Rusya-Ukrayna doğal gaz krizleri sürecinde Türkiye, enerji diplomasisini Ukrayna’nın enerji güvenliğini yeterince sağlayamadığı ve bu duruma en iyi alternatif olabileceği fikri üzerine inşa etmiştir. Bu çalışma, Türkiye’nin Rusya ile AB arasında yaşanan bu gerilimlerdeki tutumu ile her iki taraf arasında nasıl bir rol oynadığını ortaya koymaya çalışmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Uluslararası İlişkiler |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Eylül 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 16 Sayı: 63 |