Bizans ve Osmanlı Devleti’nin başkentliğini yapan İstanbul her dönemde olduğu gibi XVIII. ve XIX. yüzyıllarda da birçok gezgin, diplomat, tüccar ve sanatçının uğrak yeri olmuştur. Garp ve şark arasında kültürel bir köprü özelliği taşıyan İstanbul her çağda tehlikeli ve uzun süren yolculukları göze alan gezginleri kendine çekmiştir. Gezginlerin doğunun büyüsüne kapılıp çıktıkları yolda kaleme aldıkları seyahatnameler sosyal bilimler alanının birçok bölümünde başvurulan birinci elden aktarılan kaynaklardır. Seyahatnamelerde gidilen yerlerin metinsel anlatımının yanı sıra görsel olarak sivil, askerî, dinî yapılar ve sosyal hayatta gravürlerde yerini almıştır. Birçoğu görülmeden yazarın tasvirine ve sanatçının imgesine bırakılan gravürler, sosyal hayat ve mimari yapıları Avrupa kültür çerçevesi ve günümüzle karşılaştırılmasına olanak sağlar. Osmanlı Devleti’nin büyümesiyle kaleme alınan seyahatnamelerin içerikleri her dönemde değişmiştir. İlk başlarda ticarî ya da askerî amaçlı İstanbul’da bulunan ya da yol güzergâhı olarak geçenlerin aktarımlarından oluşan notlar zamanla ilgi odağı olan Osmanlı Devleti’nin sosyo-ekonomik, sosyo-kültürel ve mimari yapıları olarak kaleme alınmaya başlanmıştır. Bu makalenin amacı Doğu ve Batı’nın kültürel anlamda izlerini taşıyan gravürlerde Osmanlı yapısının nasıl incelendiğini ve gezginlerin gözünden İstanbul’un dönemsel özelliklerini gösterebilmektir. Ayrıca gravürlere yansıyan mimari yapıların günümüzdeki hâli ile karşılaştırılması ve geçmişten günümüze kalan yapılara günümüz perspektifinden ışık tutmaktır. Bu bağlamda İstanbul’a gelen gezginlerin günümüze ulaşmış ya da ulaşamamış yapıların farklı gezginlerin gözünden görmeyi ve zaman serüvenlerine tanıklık etme fırsatı bulacağız.
Istanbul, which was the capital of the Byzantine and Ottoman Empires, was frequented by travelers, diplomats, merchants and artists in XVIII. and XIX. centuries as in every century. Istanbul that is bridge between European and Oriental cultures, has attracted travelers who risk dangerous and long journeys in every age. The travel books written by travelers on their way out of the east, are first-hand sources used in many parts of the social sciences. In addition to the words that described places in the travel books, it has visually taken its place in the engravings in civil, military, religious buildings and social life. Engravings, many of which are left unseen to the author's depiction and the artist's image, allow a comparison of social life and architectural structures with the European culture and today. With the growth of the Ottoman state, the contents of the travel books written had changed in every period. At first the notes, which had been consisting of the transmissions of those who are in Istanbul for commercial or military purposes or passing as road routes, started to be written as the socio-economic, socio-cultural and architectural structures of the Ottoman Empire. And It became the center of attention over time. Our aim in this article is to show how the Ottoman structure is examined in engravings bearing the cultural traces of the East and West and the periodic characteristics of Istanbul from the eyes of travelers. In addition the comparison of the architectural structures reflected on the engravings with their current state and to shed light on the structures from the past to the present from today's perspective. In this context, we will have the opportunity to witness the adventures of travelers who visit to Istanbul to see the structures that have or have not survived until today, through the eyes of different travelers.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Ekim 2020 |
Gönderilme Tarihi | 12 Eylül 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Sayı: 5 |