The Andalusian Umayyad State, founded on the Iberian Peninsula, which was one of the most important formations of Medieval History, has been one of the leading active powers of the period both politically and culturally for nearly three centuries. The Andalusian Umayyads, who occupy an important place in the history of the world as well as in Islamic history, have succeeded in forming the Andalusian Civilization not only with their achievements in the cultural field but also with their administrative attitude. Because the ethnic and religious wealth of the Andalusian society required a high level of governance. Therefore, they have developed a brand new state organization that they built from their roots in the East and brought it to a level that could meet the needs of society and world politics. So much so that, when they were forced to withdraw from these lands, their gains during their reign were met with astonishment by the Western Christian world and have led them to use Andalusian institutions in their state affairs. The Andalusian Umayyads at some point have acted as the “Bridge of Civilization” between the East Islamic home and the Western Christian world.
Orta Çağ tarihinin en önemli oluşumlarından biri olan, İberya Yarımadası’nda kurulmuş Endülüs Emevî Devleti, yaklaşık üç asır boyunca gerek siyasi gerekse de kültürel anlamda döneminin önde gelen etkin güçlerinden birini teşkil etmiştir. İslam tarihinde olduğu kadar Dünya tarihinde de önemli bir yer kaplayan Endülüs Emevîleri sadece kültürel sahada gösterdikleri başarıları ile değil aynı zamanda idari açıdan da sergiledikleri tutum ile Endülüs Medeniyeti’ni oluşturmaya muvaffak olmuşlardır. Zira Endülüs toplumunun sahip olduğu etnik ve dinî zenginlik üst düzey bir yönetim mekanizması gerektiriyordu. Bundan dolayı, Doğu’daki köklerinden inşa ettikleri yepyeni bir devlet organizasyonunu zaman içerisinde geliştirerek toplumun ve dünya siyasetinin ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeye getirmişlerdir. Öyle ki, saltanatları süresince ortaya koydukları kazanımlar bu topraklardan çekilmek zorunda bırakıldıklarında Batı Hristiyan dünyası tarafından hayretle karşılanmış ve kendi devlet işlerinde Endülüs’e ait kurumları kullanma yoluna sevk etmiştir. Endülüs Emevîleri bir noktada Doğu İslam yurdu ile Batı Hristiyan dünyası arasında “Medeniyet Köprüsü” vazifesi görmüştür.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Ekim 2020 |
Gönderilme Tarihi | 14 Eylül 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Sayı: 5 |