Bu makale, Klasik Türk şiirinde Fırat ve Dicle nehirlerinin nasıl anlam yüklü semboller hâline geldiğini incelemektedir. Şairler bu nehirleri kimi zaman aşkın coşkusunu ve gözyaşının bolluğunu, kimi zaman da Kerbela hadisesinin hüznünü dile getirmek için kullanmışlardır. Ayrıca Fırat’ın cennete dair çağrışımları ve “tatlı su” vasfı üzerinden kutsallıkla ilişkilendirilmesi, şiirdeki metafizik boyutunu güçlendirmiştir. Evliya Çelebi’nin Seyahatnâme’si ve İbrahim b. Bâlî’nin Hikmetnâme’si gibi kaynaklar aracılığıyla nehirlerin tarihî ve kültürel temsilleri de değerlendirilmiştir. Çalışma, suyun edebî imgelemdeki merkezî rolünü ortaya koymayı amaçlamaktadır.
This article examines how the Euphrates and Tigris rivers became meaningful symbols in Classical Turkish poetry. Poets sometimes used these rivers to express the joy of love and the abundance of tears, and sometimes to express the sorrow of the Karbala incident. In addition, the Euphrates’ evocations of heaven and its association with holiness through its quality of “fresh water” strengthened its metaphysical dimension in poetry. Historical and cultural representations of rivers were also evaluated through sources such as Evliya Çelebi’s Seyahatname and İbrahim b. Bali’s Hikmetname. The study aims to reveal the central role of water in literary imagination.
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | Osmanlı Sahası Klasik Türk Edebiyatı |
| Bölüm | Araştırma Makalesi |
| Yazarlar | |
| Gönderilme Tarihi | 14 Haziran 2025 |
| Kabul Tarihi | 4 Eylül 2025 |
| Erken Görünüm Tarihi | 2 Aralık 2025 |
| Yayımlanma Tarihi | 12 Aralık 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Sayı: 36 |