Soğuk Savaş’ın ardından ABD, uluslararası sistemde tek süper güç olarak kalmıştır. 11 Eylül saldırıları ile kendi evinde vurulan ABD, 2001’den itibaren temel savunma politikası olarak önleyici saldırılar ile terörle savaşı benimsemiştir. Öte yandan A.B.D.’nin 21. yüzyıl için öngördüğü bu savunma ve güvenlik politikasının temelleri Soğuk Savaş sonrası dönemde atılmaya başlamıştır. Amerikan siyasi ve askerî bürokrasisinin etkin noktalarında yer alan isimler tarafından hazırlanan raporlar, George W. Bush’un başkan seçilmesi ve yeni muhafazakâr anlayışın yönetime hâkim olmaya başlaması ile somutlaştırılmıştır. Terörü desteklediği ve kitle imha silahına sahip olduğu iddiası ile Afganistan ve Irak müdahalelerini gerçekleştiren ABD, yeni savunma politikaları çerçevesinde terörle mücadele için demokratikleştirme stratejisini uygulamaya koymuştur. Bu bağlamda ortaya atılan Büyük Orta Doğu Girişimi, Orta Doğu ve Kuzey Afrika coğrafyasında özgürlükçü ve demokratik rejimlerin kurulmasını ve geliştirilmesini öngörmektedir. Bununla birlikte bu girişimin Orta Doğu’nun zengin enerji kaynakları üzerinde hâkimiyet kurma ve enerji yollarının kontrolünü garanti altına alarak ABD’nin küresel gücünü korumak amacında olduğu tartışılmaktadır. Sonuçta dışarıdan empoze edilen bir özgürleştirme politikasının bölgede şiddeti daha da arttırdığı ve tüm Orta Doğu’yu kaosa sürükleyebileceği görülmektedir
ABD Orta Doğu Büyük Orta Doğu Girişimi 11 Eylül güvenlik terörle savaş önleyici saldırı demokrasi
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2007 |
Gönderilme Tarihi | 27 Temmuz 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2007 Cilt: 6 Sayı: 2 |