Soğuk Savaş bittikten hemen sonra Karadeniz Havzası’nda son yüzyılda oluşan güç dengesi bozuldu. Böylece bölge geniş anlamda alışıldık üstünlük mücadelesinin ötesinde küresel çıkar çatışmalarına sahne olmaya başlamıştır. Karadeniz ve çevre çapındaki hinterlant topraklarda biçimlenen yeni güç mücadelesi asimetrik olduğu kadar tarihte ilk defa hibrit özelliklere de sahiptir. Yeni güç mücadelesinde yakın aktörlerle birlikte yeni düzenin uzak aktörleri de yer almıştır. Çarlık Rusyası, büyük güç statüsüne yükselebilmesinin Karadeniz ve Doğu Akdeniz hâkimiyeti sayesinde gerçekleşebileceğini biliyordu. Benzer şekilde Soğuk Savaş sonrasının ilk döneminde rakipsiz kalan hegemon güç ABD; Balkanları rehabilite edip sınırlarını Karadeniz’e kadar uzatmak isteyen AB; Karadeniz ve yakın çevresini yaşam sahası olarak görüp, bu bölgede sahildar olmayan güce tahammül etmek istemeyen Rusya Federasyonu ve mevcut statükoyu, dengelenmiş kuvvet dengesi içinde muhafaza etmeyi arzulayan Türkiye yeni güç mücadelesinin taraflarını oluşturmuşlardır. Tarafların çıkarları kontjonktürel olarak uzlaşıp zaman zaman çatıştığından, Asya ile Avrupa arasındaki alternatif enerji kaynaklarının, kadim ticaret yollarının ve bölge deniz hâkimiyet merkezinin kavşağında yer alan Karadeniz Havzası, umulmadık ittifak ve rekabet gruplaşmalarına sahne olmaktadır. Bu çalışmada son 30 yılda Karadeniz Havzası’nda gerçekleşen güç mücadelesi analiz edilmeye çalışılacak, Havza’da faaliyet halinde olan başat aktörlerin dış politika öncelikleri değerlendirilecektir.
After the end of the Cold War, the balance of power in the Black Sea Basin in the last century was disrupted. The region has attracted global interest and triggered conflicts of interest in addition to the existing tension since then. Not only asymmetrical but also hybrid characteristics unprecedented in history appeared due to the new power struggle in the regional hinterland across the Black Sea region and the periphery. The new power struggle concerns the distant actors of the new order as well as the regional actors. The parties of the new power struggle are as follows: the US, which aims to remain the hegemonic power unrivalled in the first period after the Cold War; EU, which desires to rehabilitate the Balkans and extend their borders to the Black Sea; Russian Federation, which claims the Black Sea and near Basin as its zone of dominance, being reluctant to see any foreign power in this area; and, Turkey, which hopes to keep the status quo in the region to continue the existing balance. Tsarist Russia knew that it could achieve its rise to the status of great power thanks to the domination of the Black Sea and the Eastern Mediterranean. The interests of these countries occasionally face serious conflicts, whereas they sometimes compromise with each other. That is why the Black Sea at the crossroads of alternative energy lines and ancient trade routes connecting Asia and Europe has initiated unpredictable alliances and rivalries. This paper deals with the power struggle during the last 30 years in the Black Sea Basin and analyses the parameters of foreign policy priorities of certain outstanding actors in the region.
Russia Black Sea Turkish Straits Hegemony Montreux Balance of Power
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Ekim 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 15 Sayı: 29 |